'Kaş' sizin için üç harfli bir kelime değil de önemli bir güzellik şifresiyse bu yazıyı okuyun Kaşlarımla ilgili her daim bir derdim vardı: Küçükken çok kalın ve şekilsizdiler, ergenlik döneminde 'tek kaş' sinyalleri almaya başlamıştım, ortaokulda bu işi ele almaya karar verdim, lisede kaşsızdım.
By admin on 12 Ekim 2021 7 Harfli Kelimeler , Çengel bulmaca veya kare bulmacalarında sorulan KOPKOYU bulmaca sorusunun açıklaması çok koyu ne demek .
Satranç Satranç, iki oyuncu arasında satranç tahtası ve taşları ile oynanan bir masa oyunu. Dünya çapında turnuvaları düzenlenir ve bir spor dalı olarak kabul edilir. [1] Bu oyun satranç tahtası denilen 8×8'lik kare bir alan üzerinde 32 adet satranç taşıyla oynanır.
501ziyaretçi Koruoba Koyu Sahili ziyaretçisinden 92 fotoğraf ve 4 tavsiye gör. "Midilli manzarali az nufuslu kafa dinlemeye birebir sirin koy"
Sonzamanlarda sık sık gündeme gelen ve internetin bir sonraki adımı olarak nitelendirilen Metaverse evreni araştırma konusu oldu. Teknolojik gelişmeleri yak
İmparatorlukve Roman: Ermeni Harfli Türkçe Romanları Osmanlı Türk Edebiyat Tarihyazımında Konumlandırmak
11bsSmk. Divanü Lügati't-Türkkoyu anlamıkoyu, kalın, sıkGüncel Türkçe Sözlükkoyu anlamı sf. 1. Yoğunluğundan dolayı güç akan, sulu karşıtı Koyu pekmez. Koyu süt. 2. Rengi açık olmayan, daha belirgin, açık karşıtı "Oturduğu yerden Boğaziçi'nin koyu mavi gecesinde bir balıkçı kayığı kayıp gidiyordu." -H. E. Adıvar. 3. bl. Yazı karakterinin daha belirgin olarak yazılmış biçimi. 4. mec. Aşırı davranış, düşünce vb. "Daha eski zamanda koyu bir Türkçe taraftarıymış." -A. Ş. Hisar. 5. mec. Derin, hararetli Koyu bir - İngilizcekoyu anlamısıfat1 dark2 deep3 thick4 black5 dense6 strong7 solid8 darkish9 intense10 stiff11 saturated12 sad13 somber14 sable15 sombre16 tenebrous17 crusted18 dyed-in-the-wool19 pea-soupyTürkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğükoyu koyu eş anlamlısı derin sf. 1. Dibi yüzeyinden veya ağzından uzak olan "Genç kız onun kırık dişli ağzının içindeki derin karanlığa bakıyor." -Ö. Seyfettin. 2. Yüzeyden içeri inen. 3. Kendi türünde çok gelişmiş, en ileri durumda olan Derin bir bilgin. 4. Yoğun "Henüz kapkaranlıktı dışarısı ve derin bir sessizlik içindeydi ev." -A. Kulin. 5. Uzun süren "Bir iki derin nefesten sonra teneffüsünün ritmi düzeldi." -P. Safa. 6. mec. Ayrıntıya önem verilerek hazırlanan "Üzerindeki tesirleri ölçmek için derin tetkikler yapmak lazımdır." -F. R. Atay. 7. mec. İçten gelen "Bir yandan da bundan derin bir utanç duyuyorum." -A. Ağaoğlu. 8. is. mec. Dip "Körfezdeki dalgın suya bir bak göreceksin / Geçmiş gecelerden biri durmakta derinde" -Y. K. sf. 1. Isısı, sıcaklığı fazla olan. 2. mec. Coşkun, ateşli, canlı "Hararetli bir pazarlık başladı." -M. Ş. Esendal. koyu zıt anlamlısı açık is. 1. Bir gereksinimin karşılanamaması durumu Bütçe açığı. Ülkenin doktor açığı. 2. Belli bir yerin biraz uzağı Tren yolu nehrin açığından geçer. 3. Denizin kıyıdan uzakça olan yeri "Limanda bilinen gemiler, oysa açıklardadır." -B. Necatigil. 4. sf. Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı "Açık pencerenin önünde denize karşı saatlerce dertleştik." -R. N. Güntekin. 5. sf. Engelsiz Açık yol. 6. sf. Örtüsüz, çıplak "Yolcuların hepsi indikten sonra Mehmet Akif göründü, beni açık başıyla selamladı." -A. Kabaklı. 7. sf. Boş Kâğıtta açık yer kalmadı. 8. sf. Görevlisi olmayan, boş iş, görev, münhal Açık kadro. 9. sf. Aralığı çok Açık adımlarla. 10. sf. Çalışır durumda olan "Bazı dükkânları açık olan caddeden sola saptılar." -Ö. Seyfettin. 11. sf. Kolay anlaşılır, vazıh "Açık konuşma zamanının artık geldiğine kani idim." -R. N. Güntekin. 12. sf. Gizliliği olmayan, olduğu gibi görünen Bu adamın her işi açıktır. 13. sf. Her türlü düşünceyi hoşgörüyle karşılayabilen, etkisinde kalabilen "... her çeşit kafa ve gönül fırtınalarına açık bir adamdı o." -T. Buğra. 14. sf. Rengi koyu olmayan, koyu karşıtı "Açık sarı saçlı, zayıf bir kadın keman çalıyordu." -Ö. Seyfettin. 15. sf. Sevişme sahnelerini bütün çıplaklığıyla anlatan kitap, resim, film vb.. 16. zf. Belirgin bir biçimde "İnsan mağlubiyetini bu kadar açık kabul eder mi?" -M. sf. 1. Suyu olan, içinde su bulunan, koyu karşıtı "Eczanede acaba nane suyu yahut zararsız bir sulu ilaç var mıdır?" -R. N. Güntekin. 2. Suyu çok olan "Onun getirdiği kızarmış eti, şarabı, iri ve sulu elmaları acele yuttu." -Ö. Seyfettin. 3. İçine su katılmış, sulandırılmış olan Sulu süt. 4. mec. Yersiz şakalar yapan, söz ve davranışları ile çevresini tedirgin eden veya gereksiz iltifatlarda bulunan kimse "Ben diyor, akşamdan beri onu kolluyorum. Bilirim sarhoşluğu suludur." -M. Ş. Esendal. "koyu" için örnek kullanımlar En koyu Fenerbahçeli'nin bile dudaklarından bu sözler in the darkest Fenerbahçeli'nin dumped these words on the kendisinin de koyu bir Galatasaraylı olduğunu ifade that he also managed to Galatasaray koyu renge boyatıp ilk defa bir marka için poz hair color brand boyatıp posed for the first bu ekranın çok koyu siyahlar yansıtabildiğini that Nokia has reflected this screen is very dark
çok koyu ne demek 6 harfli