HendekSavaşı veya Konfederasyonlar Savaşı (Arapça "Gazvet'ül-Ahzab"), Arap ve Yahudi kabilelerinden gelen saldırıya karşılık, Yesrib 'de (bugünkü Medine) Müslümanlar tarafından yapılan 20/24 günlük bir savunma savaşıydı. Birleşik güçlerin sayısının altı yüz at ve bazı develerle yaklaşık 10.000 kişi olduğu
Mustafa Sıbâî, kendisinin kaleme aldığı "Peygamberimizin Hayatından Dersler ve İbretler" kitabında konuyu ele almış. Hendek Savaşı (Gazvesi-Muharebesi) ile ilgili bilgilere haberimizden ulaşabilirsiniz. Bu savaş Ahzab Gazvesi olarak da bilinir. Hicret’in beşinci senesinin Şevval ayında gerçekleşmiştir.
II. MURAT DÖNEMİ (1421–1451) – 2022 Kpss Güncel Bilgiler. II. MURAT DÖNEMİ (1421–1451) II. Murat önce Bizans tarafından serbest bırakılan amcası Çelebi Mustafa ( Düzmece Mustafa) isyanını bastırmış, Mustafa’yı ortadan kaldırdı. Sonra Mustafa’yı serbest bırakarak destekleyen Bizans’ı kuşattı.
Yunanistandan Meriç sınırına hendek! Atina Türkiye karşıtı adımlarını neden hızlandırdı? Silahlanan Atina büyük bir savaşa mı hazırlanıyor? Gerilimin bir so
Müslümanlar sevinçle tekbir getirirken müşrikler büyük bir hayal kırıklığına uğradılar. Hz. Ali, Amr'ın işini bitirince Dirar ile Hübeyre Ali'nin üzerine yürüdüler. Dirar Hz. Ali'nin yüzüne bakar bakmaz dönüp kaçmaya başladı. Sonradan Dirar, bu kaçış hakkında "Ölüm meleği surete bürünmüş bana görünmüştü."
İşyeriUygulaması hakkında tam kapanma sürecinde Üniversite Senatosunun aldığı karara ilişkin Sıkça Sorulan Sorular ve Cevapları Soru 1. Senatonun aldığı kararda tam kapanma süresince (29 Nisan- 17 Mayıs) işyeri uygulaması yapan öğrencilerin izinli sayılacağı ancak devam etmek isteyenler içinde bir engel olmadığı
Uve1. Hz. Peygamber müşriklerle yaptığı büyük ve en önemli savaÅŸlarından birisi. Uhud savaşından iki yıl sonra, Hicret’in beÅŸinci yılının ÅŸevval ayında 23 ÅŸubat 627 Medine’nin kuzeyinde cereyan etmiÅŸtir. KureyÅŸ müşrikleri Uhud savaşında baÅŸarılı olmuÅŸlardı ama müslümanların gücünü kıramamışlardı. Tam tersine müslümanlar Medine’deki birlik ve beraberliklerini saÄŸlamlaÅŸtırmış, askeri bakımdan daha güçlü bir duruma gelmiÅŸlerdi. Medine’de sürekli problem çıkaran Yahudi Benu Nadir kabilesi sürülmüş; doÄŸuda Zatu’r-Rika, kuzeyde Dumetü’l-Cendele yapılan seferler kesin zaferle sonuçlanmış, müslümanların gücü ve etkinliÄŸi gün geçtikçe daha da büyümüştü. Bunun sonucu olarak Mekke müşriklerinin Mısır, Suriye ve Irak yönündeki kervan yolları tamamen kapatılmıştı. Müslümanların bölgeye hakim bir güç olmaya baÅŸlaması İslâma katılanların sayısını hızla artırmış, geçen zaman, müslümanların sosyal hayatlarını düzenleme ve yerleÅŸtirme yolunda önemli adımlar atmasına fırsat tanımıştı. İslâm’ın bu gözle görülür güçleniÅŸi karşısında müslümanların baÅŸlıca düşmanlarından olan yahudiler, düşmanca faaliyetlerine hız verdiler. Özellikle Medine’den sürülen Benu Nadir kabilesi bütün çevrede İslâm aleyhinde sürekli propaganda yapıyor, İslâm’ın güçlenmesini önlemek için müslümanlara kesin bir darbe vurmanın yollarını arıyordu. Bu çalışmaları sonuçsuz kalmamış, yahudiler aralarında görüş birliÄŸi saÄŸlanarak KureyÅŸ ve diÄŸer müşrik kabilelerle birleÅŸmenin yolları aranmaya baÅŸlamıştı. Yahudilerden oluÅŸan bir heyet Mekke’ye gelerek kışkırtıcı çalışmalardan sonra KureyÅŸ’e ortak düşmanları olan müslümanlara birlikte saldırmayı Rasûl Aleyhisselâm’ı ve İslâm’ı ortadan kaldırmayı teklif ettiler. Ticaret yollarının kesilmesiyle ekonomik bir çıkmaza düşen ve içlerinde hala Bedir’in acısını taşıyan müşrikler bu teklifi olumlu karşıladı TaberÃ, Tarihu’t-Taberi, Mısır,1961, II, 564-5. Yahudi heyeti ve KureyÅŸ’ten seçilen elli adam Kâbe örtüsünün altına girip göğüslerini kâbe duvarına dayayarak tek baÅŸlarına kalıncaya kadar müslümanlarla savaÅŸmaya yemin ettiler. Artık tek düşünceleri vardı. Bu savaşı mutlaka baÅŸarmak ve İslam’ı ebediyyen yok etmek İbnü’l-Hişâm, es-Siretü’n-Nebeviyye, Beyrut, 1407/1987, II, 254, 255. Yahudiler KureyÅŸ’le anlaÅŸtıktan sonra Necid’e giderek Benu Süleym ve Gatafan kabilelerini de bu ittifaka dahil etmeye çalıştılar. Gatafan kabilesini Hayber’in bir yıllık hurmasının yarısı karşılığında müslümanlara karşı savaÅŸmaya razı ettiler. Arkasından diÄŸer Arap kabilelerini dolaÅŸarak putperestliÄŸin İslam’dan üstün olduÄŸunu, fakat müslümanlarla savaşılmadığı takdirde putperestliÄŸin sonunun yaklaÅŸtığı propagandasıyla savaÅŸa kışkırttılar. Bu çalışmaları sonunda Fezare, Süleym, Sa’d ve EsedoÄŸulları kabileleri de ittifaka dahil oldu TaberÃ, II, 566. SavaÅŸ hazırlıklarına baÅŸlayan KureyÅŸ, üçyüz at, bin beÅŸyüz devenin bulunduÄŸu dörtbin kiÅŸilik bir ordu donattı. Buna Yahudi ve diÄŸer Arap kabilelerinin kuvvetleri de eklenince yaklaşık onbin kiÅŸilik bir ordu meydana geldi. Bu büyük ordu İslâm’a son ve öldürücü darbeyi vurmâk, Allah’ın nurunu boÄŸmak niyet ve umuduyla Medine’ye yöneldi. Arap yarımadası belki de o güne kadar böyle büyük bir orduya ÅŸahit olmamıştı İbn HiÅŸam, es-Siretit’n-Nebeviyye, Mısır, 1375/1955, II, 214, 216, 220 Râsulullah müttefiklerin giriÅŸimini haber alır almaz derhal bir savaÅŸ meclisi topladı. Mecliste düşmana karşı ne gibi tedbirler alınması, nasıl bir savaÅŸ taktiÄŸi izlenmesi gerektiÄŸi konusunda istiÅŸare edildi. Ashâbın çoÄŸunluÄŸu Medine’yi içerden savunmanın uygun olacağı görüşünde idi. Bu görüş benimsendikten sonra Selman-ı Farisà hazretleri, “bizde bir ÅŸehir üstün kuwetlerle kuÅŸatıldığı zâman daima çevresine bir hendek kazılır ve ÅŸehir bu ÅŸekilde savunulur” ÅŸeklinde görüş bildirince Rasûl aleyhisselam bunu uygun görerek savunma planının bu doÄŸrultuda hazırlanmasını emretti. VakidÃ’nin Hendek Savaşı sırasında Rasûlullah’ın KureyÅŸ lideri Ebû Süfyan’a yazdığım söylediÄŸi bir mektuba göre ise, ÅŸehrin çevresine hendek kazılmasını doÄŸrudan doÄŸruya ÅŸanı yüce Allah, Rasûlüne ilham etmiÅŸtir. Düşmanın geleceÄŸi yöne kazılacak hendekle ÅŸehrin koruması esas olmakla birlikte Selmân-ı FarisÃ’nin teklifi içinde Medine’yi çevreleyen binalar arasına kapatmak da vardı, zaten ÅŸehrin diÄŸer tarafı daÄŸ ve hurmalıklarla çevrili idi İbn HiÅŸam, II, 255. Rasûlullah, vakit kaybetmeden, ileri gelen sahabÃlerle birlikte keÅŸfe çıkarak hendek kazılması gereken yerleri tesbit etti. Düşmanın saldırısına açık bulunan yerlerin tesbitinden sonra bütün müslümanlar toplanarak hendek kazma çalışmalarına baÅŸladılar. Medine’deki bütün araçlar toplandığı halde yine de birçok müslüman araçsız kalmıştı. Bunun üzerine Rasûlullah, müslümanlarla anlaÅŸmalı bulunan Benu Kurayza kabilesinden ödünç aletler aldırdı. BaÅŸta Rasûl aleyhisselam olmak üzere bütün müslümanlar canla baÅŸla çalışıyorlardı. Mevsim kış olduÄŸu için çalışmak oldukça güç ve yorucuydu. Buna raÄŸmen müslümanlar büyük bir coÅŸkuyla çalışıyor, hep bir ağızdan “bizler ömrümüz oldukça Muhammed’le birlikte savaÅŸa devam etmek üzere bey’ât etmiÅŸizdir” anlamında mısralar okuyorlardı. Hendek kazarken Hz. Peygamberin birçok mucizesinin geldiÄŸini yine İslâm tarihçileri nakletmektedirler İbn HiÅŸam, a. g. e., II, 217, 219. Rasûlullah da coÅŸkuyla çalışan arkadaÅŸları ile birlikte toprak kazıyor, taşıyor, onlarla bir ağızdan ÅŸu anlamdaki beyitleri okuyordu “Allah’ın lütfu ve hidayeti olmasaydı biz ne hidayete erer, ne sadakalar verir, ne de ibadet ederdik. Ya Rab! Bizi huzur ve sükuna erdir. Düşmanla karşılaşırsak bize sebat ve metanet ver. Bize saldıranlar fitne çıkararak fesat peÅŸinde koÅŸuyorlar. Biz ise onlara karşı koyuyoruz.” Münafıklar ise bu iÅŸi ağırdan alıyor ve çeÅŸitli bahanelerle çalışmamak istiyorlardı İbn HiÅŸam II, 216; TaberÃ, II, 566, 567. Bu ÅŸekilde iki hafta boyunca süren gayret sonunda Medine çevresinin gerekli yerleri hendeklerle kuÅŸatılmış, hendeklerden çıkan topraklar iç tarafa yığılarak siperler oluÅŸturulmuÅŸtu. Hendek kazma çalışmaları biter bitmez Rasûl aleyhisselam savaÅŸabilecek durumdaki bütün müslümanları topladı. Müslüman mücahitlerin sayısı üçbindi ve otuz altı da at vardı. Müslüman savaşçılar gruplar halinde siperler gerisine yerleÅŸtirildi. Bu sırada Ebû Süfyan komutasındaki ordu Medine’nin Batısından, Necid kabileleri de DoÄŸudan Medine önlerine geldiler. KureyÅŸ ordusu Medine’nin kuzeyinden dolaÅŸarak Uhud dağı civarına geldi. Ortalığı boÅŸ görünce evvelce Uhud savaşında aldıkları mevkiye doÄŸru yaklaÅŸtılar. Burada diÄŸer kuvvetlerle birleÅŸerek Uhud-Medine yolu üzerinde ilerlemeye baÅŸladılar. Bir müddet sonra Rasûlullah’ın hendekler gerisinde görülen çadırları karşısına geldiler ve onun karşısında yer aldılar TaberÃ, II, 570. Müşrikler çevrede müslümanları görmeyince hızla Medine üzerine atıldılar. Fakat müslümanlar tarafından kazılan hendeklere gelir gelmez ne yapacaklarını ÅŸaşırdılar. O zamanlar böylesi istihkamlar inÅŸa etmek Araplar tarafından bilinmiyordu. Rasûlullah’ın bu deÄŸiÅŸik savunma yöntemi müşrikleri hayret ve ÅŸaÅŸkınlık içinde bıraktı. İçerlerinde bazıları atlarını hendekler boyu sürerek bir geçit aradılar. Fakat hendek gayet derin kazılmış olduÄŸu için geçmeyi baÅŸaramadılar. Bu arada hendek gerisinde siperlenen müslümanlar düşmanı ok ve taÅŸ yaÄŸmuruna tuttular. Düşman süvarileri de bu ÅŸekilde karşılık vermek zorunda kaldılar. Müşrikler bir aya yakın bir süre hendek gerisinde kaldılar. İki taraf arasında herhangi bir savaÅŸ olmadı. Bir kaçı mübareze ve karşılıklı ok atmaktan baÅŸka ciddi bir hareket olmadı TaberÃ, II, 572. Müslümanlar arada sırada taarruz eden düşmanı bu ÅŸekilde karşılayarak savunma süresini uzatıyorlardı. Fakat bu sırada müslümanlarla anlaÅŸma içindeki Benu Kurayza kabilesinin anlaÅŸmayı bozarak geceleyin Medine üzerinde baskın yapmak için hazırlandıkları söylentisi yayıldı. Bu haber müttelik ordulara göre oldukça zayıf olan müslümanlar arasında büyük bir endiÅŸeye neden oldu. Rasûl aleyhisselam durumun açıklığa kavuÅŸturulması için Kurayza kabilesine birisini gönderdi. Benu Kurayza kabilesinin reisi Kaab b. Esed’in Benu Nâdir kabilesi reisi Nayy b. Ahtab tarafından kandırılmış olduÄŸu ve Kurayzalıların gerçekten anlaÅŸmayı bozmuÅŸ oldukları anlaşıldı. Kurayza kabilesi ile Evs kabilesi arasında dostluk bulunduÄŸu için Evs’in lideri Sa’d b. Muaz ve bazı Evs ileri gelenleri özel olarak Benu Kurayza kabilesine gönderildi ise de olumlu bir sonuç alınamadı. Kur’ân düşmanın geliÅŸini ve durumun vehametini şöyle dile getirir “Onlar size yukarınızdan ve aÅŸağınızdan gelmiÅŸlerdi. Gözler dönmüş, yürekler ağızlara gelmiÅŸti. Allah için çeÅŸitli tahminlerde bulunuyordunuz” el-Ahzab, 33/10. Rasûlullah zaman geçirmeden ortaya çıkan yeni duruma uygun tertibatı aldı. Müslümanlara hitaben, “emin olunki bunun sonu hayırlıdır. Müslümanların yegane koruyucusu Allah’tır” buyurarak müslümanlara güven verdi. Åehir içinde ve savunma hattı çerçevesinde güvenlik önlemleri bir kat daha artırıldı. Geceleri düşmanın ani bir baskın yapmasını önlemek amacıyla devriye kolları çıkarılmaya baÅŸlandı. Gece basar basmaz bütün devriye görevlileri görev yerlerine dağılıyor, Rasûlullah ise savunma hattının en zayıf noktasında bekliyordu. Geceleri çok soÄŸuk olduÄŸu için savaşın zorlukları kendisini daha ağır biçimde hissettiriyordu. Bununla birlikte Müslümanlar inançla ve sabırla görevlerini yerine getiriyorlardı. Bu arada münafıklar da boÅŸ durmuyor bir takım teÅŸvikler ve aldatıcı sözlerle imanı zayıf kimseleri kandırmaya çalışıyorlardı. Nitekim Kur’ân bu duruma “İki yüzlüler ve kalplerinde hastalık olanlar” Allah ve Rasûlü size sadece kuru vaadlerde bulundu” diyorlardı el-Ahzab, 33/12. Ayetiyle iÅŸaret etmektedir. KuÅŸatma onbeÅŸ günden fazla sürdüğü halde müşrikler hiçbir sonuç alma baÅŸarısını gösteremediler. Muhasaranın devamı sabahlara kadar siperlerde bekleyen müslümanları oldukça kötü etkiliyordu. Åehrin dışarıyla bütün baÄŸlarının kestirilmiÅŸ olması yiyecek sıkıntısının baÅŸlanmasına neden oldu. Münafıklar bundan da güç alarak yersiz konuÅŸmalarını çoÄŸalttılar. Eskiden beri meydan savaÅŸlarına alışmış olan müslümanlar düşman karşısındâ hiçbir ÅŸey yapmadan beklemekten sıkılmaya baÅŸlamışlardı. Mevsimin ÅŸiddeti bu durumu daha da etkiliyordu. Özellikle geceleri çıkan soÄŸukta devriye görevini yapanlar fazlasıyla muzdarip olmaya baÅŸladılar. Hatta hayvanlarına yedirecek birÅŸey bulamaz hale geldiler. Müslümanların direnci yavaÅŸ yavaÅŸ kırılmaya yüz tutmuÅŸtu. Kur’ânın deyimiyle “İşte orada mü’minler denenmiÅŸ ve çok ÅŸiddetli sarsıntıya uÄŸramışlardı” el-Ahzab, 33/11. Durumun vehameti karşısında Hz. Peygamber, Müşriklerin birliÄŸini bozabilmek için bir ara Gatafanlıların reisleri Uyeyne b. Hısn b. Huzeyfe ve el-Haris b. Avf b. Ebi harise el-Murriye haber göndererek dönüp gitmeleri karşılığında Medine hurmalarının üçte birini onlara vermek üzere anlaÅŸmak istediyse de hatta anlaÅŸma metni bile hazırlanırken Sa’d b. Mu’az ve Sa’d b. Ubâde ile istiÅŸaresi sonucu bu fikirden vazgeçti İbn HiÅŸam, II, 223; TaberÃ, II, 572-3. DiÄŸer yandan düşman ordusu baskısını giderek arttırıyordu. DeÄŸiÅŸik yönlerden peÅŸpeÅŸe saldırılarda bulunuluyor, hendeÄŸi aÅŸamayarak çaresiz geri dönüyordu. Muhasaranın olaÄŸanüstü ÅŸiddet kazandığı bir sırada müşrikler ne pahasına olursa olsun hendeÄŸi aÅŸmaya karar verdiler. Savaşçılıktaki büyük ustalığı ve Kahramanlığıyla şöhret kazanmış olan Amr b. Abdived ile İkrime b. Ebû Cehl, Nevfel b. Abdullah, Dırar b. Hattab, Hübeyre b. Ebà Vehb hendeÄŸi geçmek üzere ileriye gönderildi. Ebû Süfyan ve Halid b. Velid de onun arkasından genel bir saldırı için kuvvetlerini ileriye doÄŸru hareket ettirdiler. Amr ve yanındakiler binbir güçlükle de olsa hendeÄŸi aÅŸmayı baÅŸardılar. Amr b. Abdived atını ileriye sürerek müslümanları kendisiyle savaÅŸacak bir savaşçı taleb etti. Amr birçok savaÅŸlarda bulunmuÅŸ, yiÄŸitlik ve gözüpekliÄŸi sayesinde birçok birlikleri dağıtmış gayet usta bir silahÅŸor, çevik bir süvari olduÄŸundan, onunla dövüşmeye kimse cesaret edemezdi. Nitekim müslümanlardan da kimse onun isteÄŸine cevap veremedi. Bu duruma gören Hz. Ali, Amr’a karşı çıkmak için izin istedi. Fakat Rasûlullah izin vermedi. Amr tekrar ileriye atılarak müslümanlara hitaben; “İçinizden kahramanlık meydanına çıkacak kimse yok mu? Hani ölenlerinizin gideceÄŸini söylediÄŸiniz Cennet?” diye bağırdı. Müslümanlardan yine ses çıkmayınca Hz. Ali ikinci defa izin istedi. Rasulullah kendi zırhını çıkarıp Ali’ye giydirdi, beline zülfikâr’ı taktı ve ellerini açarak “Ya Rabb amcam Übeyd Bedirde; Hamza Uhudda ÅŸehid oldular bu Ali ise kardeÅŸimdir ve amcamın oÄŸludur. Onu koru, beni kimsesiz bırakma. Sen Varislerin en hayırlısısın” diye dua ederek uÄŸurladı. Amr’ın karşısına çıkan Hz. Ali kendisini tanıttı. Amr, Ali’nin gençliÄŸini ve babasıyla olan dostluÄŸunu ileri sürerek onunla savaÅŸmak istemedi. Hz. Ali ise kendisiyle savaÅŸmayı ve onu öldürmeyi arzuladığını bildirdi. Kendisinin savaÅŸa çıkanların üç tekliflerinden birini kabul ettiÄŸini duyduÄŸunu; eÄŸer öyleyse, üç teklifi olduÄŸunu söyledi. Ya müslüman olmasını, ya savaşı bırakıp gitmesini, yada kendisiyle dövüşmesini teklif etti. İlk ikisini reddeden Amr dövüşmeyi seçti. İlk saldırı Amr’dan geldi. VurduÄŸu kılıç darbesi Ali’nin kalkanını parçalayarak başından yaralanmasına neden oldu. Sıra kendisine geldiÄŸinde Ali indirdiÄŸi darbe ile Amr’ı cansız yere yuvarladı. Müslümanlar sevinçle tekbir getirirken müşrikler büyük bir hayal kırıklığına uÄŸradılar. Hz. Ali Amr’ın iÅŸini bitirince Dırar ile Hübeyre Ali’nin üzerine yürüdüler. Dırar Hz. Ali’nin yüzüne bakar bakmaz dönüp kaçmaya baÅŸladı. Sonradan Dırar, “ölüm meleÄŸi surete bürünmüş bana görünmüştü,” diyecektir, bu kaçış hakkında. Çarpışmaya yeltenen Hübeyre de Ali’nin bir kılıç vuruÅŸu ile zırhı delinince kurtuluÅŸu kaçmakta buldu, İbn HiÅŸam, II. 224-225. Hz. Ömer, kaçan kardeÅŸi Dırar’ın peÅŸinden, Zübeyr b. Avvam da Hübeyr’in arkasından koÅŸtular. Bu sırada Nevfel b. Abdullah hendeÄŸe düşmüş, yaralanmıştı. Müslümanlar onu taÅŸa tuttular. Fakat Ali onları durdurdu, hendeÄŸe inerek boynu kırılmış Nevfel’in kafasını uçurdu. Bu kötü sonuç karşısında Ebû Süfyan çaresiz ordugahına döndü. Ertesi günü Benu Kurayza Kabilesi de düşman ordusuna katıldı. Müttefikler böylece kuvvet kazanınca bir kat daha cesaretlenerek saldırılarını sıklaÅŸtırmaya, tazyiklerini arttırmaya baÅŸladılar. Ok ve taÅŸ muharebeleri akÅŸama kadar sürüp gitti. Karanlık basınca müşrikler ordugahlarına çekildiler. Genel bir saldırı düşüncesi müslümanlar arasındaki endiÅŸeyi bir kat daha artırdı. Bu arada savaşın yönünü deÄŸiÅŸtirecek önemli bir olay oldu. Düşman saflarında iken müslüman olan Nuaym b. Mes’ud es-Sakafà gizlice Rasulullah’ın ordusuna katıldı. Durumun kötülüğünü gören Nuaym, müttefiklerle Benu Kurayza Kabilesinin arasını bozmak için iyi bir vesile oldu. Hz. Peygamber ona Benu Kurayza ile müşriklerin arasını açması için talimat verdi. İslâma girdiÄŸi bilinmediÄŸi için rahatça Benu Kurayza lideri Kaab b. Esed’in yanına gitti. Kaab’ın yanında daha baÅŸka Yahudi liderleri de bulunuyordu. Onlara yahudilere bir iyilik etmek isteÄŸimi söyleyerek KureyÅŸ ve Gatafan kabilelerinin artık savaÅŸtan usandığından söz etti “hatta daha fazla zahmet çekecek olurlarsa sizi bırakıp gidecekler. O zaman siz İslâm ordusuna karşı koyamazsınız. Bu tehlikeyi önlemek için KureyÅŸ ve Gatafan kabileleri ileri gelenlerinden birkaç kiÅŸiyi rehin alın” dedi. Yahudiler bu haberden son derece memnun oldu. Nuaym, oradan Ebû Sufyan’ın ordugahına geldi. Ona Kurayzalıların anlaÅŸmayı bozduklarından dolayı piÅŸmanlık duyduklarını ve anlaÅŸmayı gizlice yenilediklerini, hatta suçlarını affettirmek için KureyÅŸ ve Gatafan liderlerinden birkaç kiÅŸiyi rehin alarak müslümanlara teslim etmeyi düşündüklerini söyledi. Bu haber Ebû Süfyan’ı vesveseye düşürdü. Derhal kurayza liderine İkrime b. Ebà Cehl ve Benà Gatafanlı bir grupla haber göndererek muhasaranın çok uzadığını, askerin açlıktan ÅŸikayet ettiÄŸini bu nedenle ertesi günü genel bir saldırı ile bu duruma bir son verilmesi gerektiÄŸi arzusunda olduÄŸunu söyledi. Buna karşılık Kurayzalılar, KureyÅŸ ve Gatafan ileri gelenlerinden birkaç kiÅŸi rehin verilmedikçe kendilerine güvenemeyeceklerini bildirdiler. KureyÅŸ ve Gatafan liderleri bu haberi iÅŸitince Nuaym’ın sözüne hak vererek rehin vermekten imtina ettiler. Kurayza kabÃlesi ise onların tavrının Nuaym’ı doÄŸruladığını görünce müttefiklerden ayrılarak onları kendi baÅŸlarına bıraktılar, İbn HiÅŸam, II. 230 TaberÃ, II 578-9. KuÅŸatma yine sürüyordu, ama eski ÅŸiddetini kaybetmiÅŸti. Rasûlullah bu günlerde, bugün Ahzab Mescidinin bulunduÄŸu yerde ayakta durup ellerini yukarıya kaldırarak müşrik kabileleri aleyhinde üçgün boyunca dua ettiler. Üçüncü gün öğle ile ikindi namazı arasında duasının kabul edildiÄŸi kendisine vahyedildi. Ashab bunu Rasûlullah’ın yüzünde dalgalanan sevinçten anladı. Cebrail “sevininiz, Allah onlara bir rüzgar saldı.”diyerek Allah’ın müşrikleri kasırga ile periÅŸan edeceÄŸini haber vermiÅŸti. Allah Rasûlü hemen iki dizi üzerine çöküp ellerini kaldırdı. gözlerini yere indirdi. ve “bana ve ashabıma acıdığın için sana şükranlarımı sunarım Allah’ım” dedi. Sonrada haberi ashâbına o müjdeledi. Beklenen rüzgar birkaç gün sonra geldi. Bu soÄŸuk, dondurucu bir rüzgardı. Tozları, toprakları müşriklerin gözlerini dolduruyordu. Rüzgar, onları kendi baÅŸlarının derdine düşürmüş, çekilmek, zorunda bırakmıştır. Çadırların bezlerini, derilerini yırtıyor, direklerini söküyor, sergileri kumlara gömüyor, yakılan ateÅŸleri, aşıkları söndürüyor, develeri, atları birbirine karıştırıyor, hiç kimse kimsenin yanına gidemiyor. Müşrikler ordugahlarından devamlı tekbir sesleri, silah ÅŸakırtıları duyuyorlardı. Kalplerine büyük bir korku düşmüş, amansız bir paniÄŸe kapılmışlardı. Kur’an sonradan bu olayı mü’minlere şöyle hatırlatmaktadır “Ey mü’minler. Allah’ın size olan nimetini anın. Hani üzerinize ordular gelmiÅŸti. Biz de onların üzerine rüzgar ve görmediÄŸiniz ordular göndermiÅŸtik. Allah yaptıklarınızı görüyordu. “ef-Ahzâb. 33/9” “Allah kâfirleri öfkeleri ile geri çevirdi. HiçbirÅŸey elde edemediler. SavaÅŸta iman edenlere Allah’ın yardımı kâfi geldi. Allah güçlüdür, herÅŸeye galiptir” el-Ahzâb; 33/25. Gece boyunca devam eden fırtına, sabahleyin biraz sükûnet buldu. Allah Rasûlü, Huzeyfe b. Yeman’ı düşman ordusu hakkında bilgi alması için gönderdi. Huzeyfe, düşman ordusunun periÅŸan halini görerek geri döndü. Hz. Peygamber bundan son derece memnun oldu ve sonucu beklemeye baÅŸladı. İbn Hişâm, II. 231-2. Ebû Süfyan ansızın uÄŸradığı bu büyük felâket üzerine Kurayza kabilesinin ordudan ayrıldığı ve orduda ihtalâf çıktığı bahanesiyle kuÅŸatmayı sona erdirerek geri çekilme emrini verdi. Amr İbnû’l-âs ile Halid b. Velid ikiyüz süvari ile müşriklerin geri çekiliÅŸini denetlediler. Müşrikler baÅŸansızlıklarından doÄŸan umutsuzluk ve sıkıntı içerisinde hızla ricat etmeye baÅŸladılar. KureyÅŸ ordusu Mekkeye, Gatafan kabileleri Necid’e doÄŸru yol alırken müslümanlar savunma hattından çıkarak düşman ordugahına vardılar. Düşmanın telaÅŸ ve heyacan içinde geri çekilirken bırakmış oldukları erzak ve zahirelere ve Ebû Sufyan’ın yahudi reislerinden Hayg’a gönderdiÄŸi yirmi deveye el koydular. Develer kurban edildi, hurma dolu sepetler boÅŸaltıldı ve müslümanlara dağıtıldı. Bu ganimet vasıtasıyla muhasaranın ortaya çıkardığı kıtlık ortadan kalkmıştı. Rasûlullah müslümanlara hitab ederek, “Ey İslâm mücahidleri! Emin olunuz ki bu muzafferiyet sizin için ölümsüz bir baÅŸaııdır. Bundan böyle KureyÅŸ kabilesi size deÄŸil, siz KureyÅŸ’e taarruz edeceksiniz” buyurdu. Rasûlullah’da bu sözleriyle müşriklerin bütün gücünün tükendiÄŸini, artık müslümanların zafer yollarının açıldığını da müjdelemiÅŸ oluyordu. O gün öğleye doÄŸru Hz. Peygamber, aldığı ilâhi bir emir gereÄŸi müslümanlara derhal bir ilan yaptırarak bu savaÅŸtaşı savaÅŸmak üzere ÅŸu emri verdi “Kim dinler ve itaat ediyorsa, ikindi namazını Benû Kurayza önlerinden baÅŸka yerde kılmasın” Bu emri alan müslümanlar derhal hareket ederek bu yahudi belasını da ortadan kaldırdılar, bk. Benû Kurayza Savaşı. İbn HiÅŸam, II. 233-34. Kaynak Sorularla İslamiyet Ayrıca aklına takılan sorular veya merak ettiklerin için Sözler Köşkü YouTube kanalımıza göz atabilirsin 🙂
Hendek Savaşı İslam Peygamberi Hz. Muhammed'in önderliğindeki Müslüman ordusu ve Ebü Sufyan önderliğinde ki Pagan Arap kabileleri arasında gerçekleşmiştir. Hendek Savaşı Müslümanların kazandığı bir savaştır. Kuşatılan bölge ise sonuçsuz kalmıştır. Hendek savaşı toplamda Müşriklerin ve Yahudilerin şehri 27 gün kuşatması ile sürmüş olan bir savaştır. HENDEK SAVAŞI KISACA ÖZETİ Uhud savaşından sonra Kureyşli Müşrikler Müslümanlar'dan intikam aldıklarını düşündüler. Yahudiler ve Paganist Araplar birlik olmuştu. Amaçları Mekke'den Müslümanları tamamen atmaktı. Mekkeli paganist Araplar ve Yahudi Beni Kureyza kabilesi birlik olarak Müslümanlara üçüncü kez savaş açacaktı. Yahudiler ve Müşriklerin bir araya gelip kuşatma yapacağı haberi Müslümanlar tarafından alınmıştı. İslam peygamberi ve Müslüman ordusu komutanı Hz. Muhammed ise bu kuşatmayı durdurmak için şehrin etrafına hendek açmaya karar bu savaşta savunma pozisyonunda olduğundan dolayı şehri savunmak için çember şeklinde hendek sararlar. Kazılan hendekler sonucunda ise savaş Hendek savaşı olarak tarihe geçmiştir. Müslümanlar Sal dağında karargah kurarlar. Hendek kazımı bittikten sonra Müşrikler ve Yahudiler şehri kuşatmaya gelmişlerdi. Müslümanlar ilk olarak hendekleri korumak için küçük gruplarla hendeğin çeşitli yerlerine dağıldılar. Böylece Müşriklerin hendeği aşma girişimleri engellenmeye çalışılacaktı. Savaş ilk olarak Müşriklerin ot atışı ile başladı. Müşrikler ve Yahudiler ilk aşamada Hendekleri aşmayı düşünmediler. Kuşatma karşılıklı ot atışları ile devam etti. Müşrikler savaşta yiyecek ve susuzluk çekmeye başladılar. Bunun üzerine ise Yahudilere savaşa devam etmeleri konusunda ikna sağladılar. Yahudiler bu teklifi kabul etti. Ardından Müslümanlarla saldırmazlık anlaşması yaptılar. Fakat Yahudilerin asıl amacı ise Müslümanları arkadan vurmaktı. Durumdan derhal haber olan İslam ordusu komutan Hz. Muhammed ise birliklerinin bir yönünü Yahudilerin bu planına yönelik arka tarafa sevk etti. Bu durumdan da Yahudilerin haberdar olması ile birlikte bu planı hayata geçiremediler. Fakat savaşta bazı Yahudiler ise Müslümanların tepelerine saldırı girişiminde bulundular. Fakat bu girişimlerinde hepsi başarısızlık ile sonuçlandı. Kuleye tırmanan bir Yahudi'nin başını kesen Hz. Muıhammed’in halası Safiyye bu başı Yahudilerin önüne savaş esnasında attı. Bu bazı Yahudilerin savaştan geri çekilmesine sebep oldu. Kuşatma yaklaşık olarak 27 gün sürdü. O sırada çıkan bir fırtına sebebi ile Yahudi ordusunun büyük bir bölümü de geri çekilmek zorunda kaldı. Bu savaşta Müslüman ordusu 6 kişi kayıp verdi. Müşriklerden ise 8 kişi kayıp verdi. Sonuç olarak ise Müslümanlar bu savaşı kazanmış oldu. HENDEK SAVAŞI TARİHİ Hendek savaşı 31 Mart 627 yılında gerçekleşmiş olan bir savunma savaşıdır. HENDEK SAVAŞI SONUÇLARI - Kuşatma başarısız oldu. - Bu savaş son muharebe olmuştur. - İslam dini Arap kabileleri arasında iyice yayılmaya başladı. - Mekkeliler Müslümanlara gerçekleştirdiği son savaş oldu. - Savaş sonrası Hubeydiye barış antlaşması imzalanmıştır. HENDEK SAVAŞI ÖNEMİ Bu savaş sonucunda İslamiyet Arap yarımadasında daha da fazla yayılmıştır. Geniş kitlelere İslam dini ulaşmıştır. HENDEK SAVAŞI NEDENLERİ - Müslümanları Arap yarımadasından atmak istemeleri - Uhud savaşının intikamını almak istemeleri - İslamiyet’in yayılmasının engellenmek istenmesi - Yahudilerin ve Mekkelilerin kışkırtılması- Uhud savaşının sonuçları
Hendek Savaşı Neden Oldu? Kureyş müşrikleri Uhud savaşında başarılı olmuşlardı ama Müslümanların gücünü kıramamışlardı. Tam tersine Müslümanlar Medine'deki birlik ve beraberliklerini sağlamlaştırmış askeri bakımdan daha güçlü bir duruma gelmişlerdi. Medine'de sürekli problem çıkaran Yahudi Beni Nadir kabilesi sürülmüş; doğuda Zatu'r-Rika kuzeyde Dumetü'l-Cendele yapılan seferler kesin zaferle sonuçlanmış Müslümanların gücü ve etkinliği gün geçtikçe daha da büyümüştü. Bunun sonucu olarak Mekke müşriklerinin Mısır Suriye ve Irak yönündeki kervan yolları tamamen kapatılmıştı. Müslümanların bölgeye hakim bir güç olmaya başlaması İslam'a katılanların sayısını hızla artırmış geçen zaman Müslümanların sosyal hayatlarını düzenleme ve yerleştirme yolunda önemli adımlar atmasına fırsat tanımıştı. İslam'ın bu gözle görülür güçlenişi karsısında Müslümanların başlıca düşmanlarından olan Yahudiler düşmanca faaliyetlerine hız verdiler. Özellikle Medine'den sürülen Beni Nadir kabilesi bütün çevrede İslam aleyhinde sürekli propaganda yapıyor İslam'ın güçlenmesini önlemek için Müslümanlara kesin bir darbe vurmanın yollarını arıyordu. Bu çalışmaları sonuçsuz kalmamış Yahudiler aralarında görüş birliği sağlanarak Kureyş ve diğer müşrik kabilelerle birleşmenin yolları aranmaya başlamıştı. Hendek Savaşı Amacı Neydi? Yahudilerden oluşan bir heyet Mekke'ye gelerek kışkırtıcı çalışmalardan sonra Kureyş'e ortak düşmanları olan Müslümanlara birlikte saldırmayı Resul Aleyhisselâm'i ve İslam'ı ortadan kaldırmayı teklif ettiler. Ticaret yollarının kesilmesiyle ekonomik bir çıkmaza düşen ve içlerinde hala Bedir'in acısını taşıyan müşrikler bu teklifi olumlu karşıladı Taberî Tarihu't-Taberi Misir1961 II 564-5. Savaşın Başlangıcına Doğru Yahudi heyeti ve Kureyş'ten seçilen elli adam Kâbe örtüsünün altına girip göğüslerini Kâbe duvarına dayayarak tek başlarına kalıncaya kadar Müslümanlarla savaşmaya yemin ettiler. Artık tek düşünceleri vardı. Bu savaşı mutlaka başarmak ve İslam'ı ebediyen yok etmek Ibnü'l-Hisâm es-Siretü'n-Nebeviyye Beyrut 14I7/1987 II 254 255. Savaştan Önce Düşman Faaliyetleri Yahudiler Kureyş'le anlaştıktan sonra Necid'e giderek Benu Süleym ve Gatafan kabilelerini de bu ittifaka dâhil etmeye çalıştılar. Gatafan kabilesini Hayber'in bir yıllık hurmasının yarısı karşılığında Müslümanlara karşı savaşmaya razı ettiler. Arkasından diğer Arap kabilelerini dolaşarak putperestliğin İslam'dan üstün olduğunu fakat Müslümanlarla savaşılmadığı takdirde putperestliğin sonunun yaklaştığı propagandasıyla savaşa kışkırttılar. Bu çalışmaları sonunda Fezare Süleym Sa'd ve Esedogullari kabileleri de ittifaka dâhil oldu Taberî II 566. Hendek Savaşı Hazırlıkları Savaş hazırlıklarına başlayan Kureyş üç yüz at bin beş yüz devenin bulunduğu dört bin kişilik bir ordu donattı. Buna Yahudi ve diğer Arap kabilelerinin kuvvetleri de eklenince yaklaşık on bin kişilik bir ordu meydana geldi. Bu büyük ordu İslam'a son ve öldürücü darbeyi vurmak Allah'ın nurunu boğmak niyet ve umuduyla Medine'ye yöneldi. Arap yarımadası belki de o güne kadar böyle büyük bir orduya şahit olmamıştı Ibn Hisam es-Siretit'n-Nebeviyye Mısır 1375/1955 II 214 216 22I Müslümanların Hendek Savaş Hazırlıkları Râsulullah müttefiklerin girişimini haber alır almaz derhal bir savaş meclisi topladı. Mecliste düşmana karşı ne gibi tedbirler alınması nasıl bir savaş taktiği izlenmesi gerektiği konusunda istişare edildi. Ashabın çoğunluğu Medine'yi içerden savunmanın uygun olacağı görüşünde idi. Bu görüş benimsendikten sonra Selman-i Farisî hazretleri "bizde bir şehir üstün kuvvetlerle kuşatıldığı zaman daima çevresine bir hendek kazılır ve şehir bu şekilde savunulur" seklinde görüş bildirince Resul aleyhisselam bunu uygun görerek savunma planının bu doğrultuda hazırlanmasını emretti. Vakidî'nin Hendek Savaşı sırasında Rasûlullah'ın Kureyş lideri Ebû Süfyan'a yazdığını söylediği bir mektuba göre ise şehrin çevresine hendek kazılmasını doğrudan doğruya sanı yüce Allah Resulüne ilham etmiştir. Düşmanın geleceği yöne kazılacak hendekle şehrin koruması esas olmakla birlikte Selmân-i Farisî'nin teklifi içinde Medine'yi çevreleyen binalar arasına kapatmak da vardı zaten şehrin diğer tarafı dağ ve hurmalıklarla çevrili idi Ibn Hisam II 255. Hendek Savaşı için Hendek Kazılacak yerlerin tespiti Rasûlullah vakit kaybetmeden ileri gelen sahabelerle birlikte keşfe çıkarak hendek kazılması gereken yerleri tespit etti. Düşmanın saldırısına açık bulunan yerlerin tespitinden sonra bütün Müslümanlar toplanarak hendek kazma çalışmalarına başladılar. Medine'deki bütün araçlar toplandığı halde yine de birçok Müslüman araçsız kalmıştı. Bunun üzerine Rasûlullah Müslümanlarla anlaşmalı bulunan Beni Kureyza kabilesinden ödünç aletler aldırdı. Basta Resul aleyhisselam olmak üzere bütün Müslümanlar canla başla çalışıyorlardı. Mevsim kış olduğu için çalışmak oldukça güç ve yorucuydu. Buna rağmen Müslümanlar büyük bir coşkuyla çalışıyor hep bir ağızdan "bizler ömrümüz oldukça Muhammed'le birlikte savaşa devam etmek üzere bey'ât etmişizdir" anlamında mısralar okuyorlardı. Hendek kazarken Hz. Peygamberin birçok mucizesinin geldiğini yine İslam tarihçileri nakletmektedirler Ibn Hisam a. g. e. II 217 219. Rasûlullah da coşkuyla çalışan arkadaşları ile birlikte toprak kazıyor Onlarla bir ağızdan su anlamdaki beyitleri okuyordu "Allah'ın lütfu ve hidayeti olmasaydı biz ne hidayete erer ne sadakalar verir ne de ibadet ederdik. Ya Rab! Bizi huzur ve sükûna erdir. Düşmanla karşılaşırsak bize sebat ve metanet ver. Bize saldıranlar fitne çıkararak fesat pesinde koşuyorlar. Biz ise onlara karşı koyuyoruz." Münafıklar ise bu işi ağırdan alıyor ve çeşitli bahanelerle çalışmamak istiyorlardı Ibn Hisam II 216; Taberî II 566 567. Bu şekilde iki hafta boyunca süren gayret sonunda Medine çevresinin gerekli yerleri hendeklerle kuşatılmış hendeklerden çıkan topraklar iç tarafa yığılarak siperler oluşturulmuştu. Hendek Kazma Çalışmaları Bitiyor Hendek kazma çalışmaları biter bitmez Resul aleyhisselam savaşabilecek durumdaki bütün Müslümanları topladı. Müslüman mücahitlerin sayısı üç bindi ve otuz altı da at vardı. Müslüman savaşçılar gruplar halinde siperler gerisine yerleştirildi. Bu sırada Ebû Süfyan komutasındaki ordu Medine'nin Batısından Necid kabileleri de Doğudan Medine önlerine geldiler. Kureyş ordusu Medine'nin kuzeyinden dolaşarak Uhud dağı civarına geldi. Ortalığı boş görünce evvelce Uhud savaşında aldıkları mevkie doğru yaklaştılar. Burada diğer kuvvetlerle birleşerek Uhud-Medine yolu üzerinde ilerlemeye başladılar. Bir müddet sonra Rasûlullah'in hendekler gerisinde görülen çadırları karşısına geldiler ve onun karsısında yer aldılar Taberî II 57I. Müşrikler çevrede Müslümanları görmeyince hızla Medine üzerine atıldılar. Fakat Müslümanlar tarafından hendek savaşı öncesi kazılan hendeklere gelir gelmez ne yapacaklarını şaşırdılar. O zamanlar böylesi istihkâmlar inşa etmek Araplar tarafından bilinmiyordu. Değişik Bir Savunma Yöntemi Rasûlullah'in bu değişik savunma yöntemi müşrikleri hayret ve şaşkınlık içinde bıraktı. İçlerinde bazıları atlarını hendekler boyu sürerek bir geçit aradılar. Fakat hendek gayet derin kazılmış olduğu için geçmeyi başaramadılar. Bu arada hendek gerisinde siperlenen Müslümanlar düşmanı ok ve taş yağmuruna tuttular. Düşman süvarileri de bu şekilde karşılık vermek zorunda kaldılar. Müşrikler uzun bir süre hendek gerisinde kaldılar. İki taraf arasında herhangi bir savaş olmadı. Bir kaçı mübareze ve karşılıklı ok atmaktan başka ciddi bir hareket olmadı Taberî II 572. Müslümanlar Savunma Süresini Uzatıyor Müslümanlar arada sırada taarruz eden düşmanı bu şekilde karşılayarak savunma süresini uzatıyorlardı. Fakat bu sırada Müslümanlarla anlaşma içindeki Beni Kureyza kabilesinin anlaşmayı bozarak geceleyin Medine üzerinde baskın yapmak için hazırlandıkları söylentisi yayıldı. Bu haber müttefik ordulara göre oldukça zayıf olan Müslümanlar arasında büyük bir endişeye neden oldu. Resul aleyhisselam durumun açıklığa kavuşturulması için Kurayza kabilesine birisini gönderdi. Beni Kueryza Kabilesi Anlaşmayı Bozuyor Beni Kureyza kabilesinin reisi Kaab b. Esed'in Beni Nadir kabilesi reisi Nayy b. Ahtab tarafından kandırılmış olduğu ve Kurayzalilarin gerçekten anlaşmayı bozmuş oldukları anlaşıldı. Kurayza kabilesi ile Evs kabilesi arasında dostluk bulunduğu için Evs'in lideri Sa'd b. Muaz ve bazı Evs ileri gelenleri özel olarak Beni Kureyza kabilesine gönderildi ise de hendek savaşı öncesi olumlu bir sonuç alınamadı. Kur'an düşmanın gelişini ve durumun vahametini söyle dile getirir"Onlar size yukarınızdan ve aşağınızdan gelmişlerdi. Gözler dönmüş yürekler ağızlara gelmişti. Allah için çeşitli tahminlerde bulunuyordunuz" el-Ahzab 33/1I. Rasûlullah zaman geçirmeden ortaya çıkan yeni duruma uygun tertibatı aldı. Müslümanlara hitaben "emin olun ki bunun sonu hayırlıdır. Müslümanların yegâne koruyucusu Allah'tır" buyurarak Müslümanlara güven verdi. Şehir içinde ve savunma hattı çerçevesinde güvenlik önlemleri bir kat daha artırıldı. Geceleri düşmanın ani bir baskın yapmasını önlemek amacıyla devriye kolları çıkarılmaya başlandı. Gece basar basmaz bütün devriye görevlileri görev yerlerine dağılıyor Rasûlullah ise savunma hattının en zayıf noktasında bekliyordu. Geceleri çok soğuk olduğu için savaşın zorlukları kendisini daha ağır biçimde hissettiriyordu. Bununla birlikte Müslümanlar inançla ve sabırla görevlerini yerine getiriyorlardı. Münafıklar Boş Durmuyor Bu arada münafıklar da boş durmuyor bir takım teşvikler ve aldatıcı sözlerle imanı zayıf kimseleri kandırmaya çalışıyorlardı. Nitekim Kur'an bu duruma "Yine o zaman münafıklar ve kalplerinde bozukluk bulunanlar, "Allah ve resulünün vaadleri bizleri aldatmaktan ibaretmiş!" demişlerdi." diyorlardı el-Ahzab 33/12. Ayetiyle işaret etmektedir. Hendek Savaşı Kuşatmasında ilk 15 Gün Kuşatma on beş günden fazla sürdüğü halde müşrikler hiçbir sonuç alma başarısını gösteremediler. Muhasaranın devamı sabahlara kadar siperlerde bekleyen Müslümanları oldukça kötü etkiliyordu. Şehrin dışarıyla bütün bağlarının kestirilmiş olması yiyecek sıkıntısının başlanmasına neden oldu. Münafıklar bundan da güç alarak yersiz konuşmalarını çoğalttılar. Eskiden beri meydan savaşlarına alışmış olan Müslümanlar düşman karsısında hiçbir şey yapmadan beklemekten sıkılmaya başlamışlardı. Mevsimin şiddeti bu durumu daha da etkiliyordu. Özellikle geceleri çıkan soğukta devriye görevini yapanlar fazlasıyla mustarip olmaya başladılar. Hatta hayvanlarına yedirecek bir şey bulamaz hale geldiler. Müslümanların direnci yavaş yavaş kırılmaya yüz tutmuştu. Kur'an'ın deyimiyle "İşte o zaman müminler büyük bir imtihan geçirdiler ve adamakıllı sarsıldılar." el-Ahzab 33/11. Anlaşma İsteniyor Hendek Savaşı öncesi durumun vahameti karsısında Hz. Peygamber Müşriklerin birliğini bozabilmek için bir ara Gatafanlilarin reisleri Uyeyne b. Hisn b. Huzeyfe ve el-Haris b. Avf b. Ebi harise el-Murriye haber göndererek dönüp gitmeleri karşılığında Medine hurmalarının üçte birini onlara vermek üzere anlaşmak istediyse de hatta anlaşma metni bile hazırlanırken Sa'd b. Mu'az ve Sa'd b. Ubâde ile istişaresi sonucu bu fikirden vazgeçti Ibn Hisam II 223; Taberî II 572-3. Diğer yandan düşman ordusu hendek savaşı baskısını giderek arttırıyordu. Değişik yönlerden peş peşe saldırılarda bulunuluyor hendeği aşamayarak çaresiz geri dönüyordu. Müşrikler Hendeği Aşmaya Karar Veriyorlar Muhasaranın olağanüstü şiddet kazandığı bir sırada müşrikler ne pahasına olursa olsun hendeği aşmaya karar verdiler. Savaşçılıktaki büyük ustalığı ve Kahramanlığıyla şöhret kazanmış olan Amr b. Abdived ile Ikrime b. Ebû Cehl Nevfel b. Abdullah Dirar b. Hattab Hübeyre b. Ebî Vehb hendeği geçmek üzere ileriye gönderildi. Ebû Süfyan ve Halid b. Velid de onun arkasından genel bir saldırı için kuvvetlerini ileriye doğru hareket ettirdiler. Amr ve yanındakiler bin bir güçlükle de olsa hendeği aşmayı başardılar. Hendek Savaşı Meydan Okuma Sahnesi ve Hz. Ali Amr b. Abdived atını ileriye sürerek Müslümanları kendisiyle savaşacak bir savaşçı talep etti. Amr birçok savaşlarda bulunmuş yiğitlik ve gözü pekliği sayesinde birçok birlikleri dağıtmış gayet usta bir silahşor çevik bir süvari olduğundan onunla dövüşmeye kimse cesaret edemezdi. Nitekim Müslümanlardan da kimse onun isteğine cevap veremedi. Bu durumu gören Hz. Ali Amr'a karşı çıkmak için izin istedi. Fakat Rasûlullah izin vermedi. Amr tekrar ileriye atılarak Müslümanlara hitaben; "İçinizden kahramanlık meydanına çıkacak kimse yok mu? Hani ölenlerinizin gideceğini söylediğiniz Cennet?" diye bağırdı. Müslümanlardan yine ses çıkmayınca Hz. Ali ikinci defa izin istedi. Rasulullah kendi zırhını çıkarıp Ali'ye giydirdi beline Zülfikar'ı taktı ve ellerini açarak "Ya Rab amcam Übeyd Bedirde; Hamza Uhudda şehit oldular bu Ali ise kardeşimdir ve amcamın oğludur. Onu koru beni kimsesiz bırakma. Sen Varislerin en hayırlısısın" diye dua ederek uğurladı. Amr'in karşısına çıkan Hz. Ali kendisini tanıttı. Amr Ali'nin gençliğini ve babasıyla olan dostluğunu ileri sürerek onunla savaşmak istemedi. Hz. Ali ise kendisiyle savaşmayı ve onu öldürmeyi arzuladığını bildirdi. Kendisinin savaşa çıkanların üç tekliflerinden birini kabul ettiğini duyduğunu; eğer öyleyse üç teklifi olduğunu söyledi. Ya Müslüman olmasını ya savaşı bırakıp gitmesini ya da kendisiyle dövüşmesini teklif etti. İlk ikisini reddeden Amr dövüşmeyi seçti. İlk saldırı Amr'dan geldi. Vurduğu kılıç darbesi Ali'nin kalkanını parçalayarak başından yaralanmasına neden oldu. Sıra kendisine geldiğinde Ali indirdiği darbe ile Amr'i cansız yere yuvarladı. Müslümanlar sevinçle tekbir getirirken müşrikler büyük bir hayal kırıklığına uğradılar. Hz. Ali Amr'in işini bitirince Dirar ile Hübeyre Ali'nin üzerine yürüdüler. Dirar Hz. Ali'nin yüzüne bakar bakmaz dönüp kaçmaya başladı. Sonradan Dirar "ölüm meleği surete bürünmüş bana görünmüştü" diyecektir bu kaçış hakkında. Çarpışmaya yeltenen Hübeyre de Ali'nin bir kılıç vurusu ile zırhı delinince kurtuluşu kaçmakta buldu Ibn Hisam II. 224-225. Hz. Ömer kaçan kardeşi Dirar'in pesinden Zübeyr b. Avvam da Hübeyr'in arkasından koştular. Bu sırada Nevfel b. Abdullah hendeğe düşmüş yaralanmıştı. Müslümanlar onu tasa tuttular. Fakat Ali onları durdurdu hendeğe inerek boynu kırılmış Nevfel'in kafasını uçurdu. Kötü sonuç karsısında Ebû Süfyan çaresiz ordugâhına döndü Ertesi günü Beni Kureyza Kabilesi de düşman ordusuna katıldı. Müttefikler böylece kuvvet kazanınca bir kat daha cesaretlenerek saldırılarını sıklaştırmaya tazyiklerini arttırmaya başladılar. Ok ve tas muharebeleri aksama kadar sürüp gitti. Karanlık basınca müşrikler ordugâhlarına çekildiler. Genel bir saldırı düşüncesi Müslümanlar arasındaki endişeyi bir kat daha artırdı. Bu arada savaşın yönünü değiştirecek önemli bir olay oldu. Düşman saflarında iken Müslüman olan Nuaym b. Mes'ud es-Sakafî gizlice Rasulullah'in ordusuna katildi. Durumun kötülüğünü gören Nuaym müttefiklerle Beni Kureyza Kabilesinin arasını bozmak için iyi bir vesile oldu. Hz. Peygamber ona Beni Kureyza ile müşriklerin arasını açması için talimat verdi. İslam'a girdiği bilinmediği için rahatça Beni Kureyza lideri Kaab b. Esed'in yanına gitti. Kaab'in yanında daha başka Yahudi liderleri de bulunuyordu. Onlara Yahudilere bir iyilik etmek istediğini söyleyerek Kureyş ve Gatafan kabilelerinin artık savaştan usandığından söz etti "hatta daha fazla zahmet çekecek olurlarsa sizi bırakıp gidecekler. O zaman siz İslam ordusuna karşı koyamazsınız. Bu tehlikeyi önlemek için Kureyş ve Gatafan kabileleri ileri gelenlerinden birkaç kişiyi rehin alin" dedi. Yahudiler bu haberden son derece memnun oldu. Nuaym oradan Ebû Sufyan'in ordugâhına geldi. Ona Kurayzalilarin anlaşmayı bozduklarından dolayı pişmanlık duyduklarını ve anlaşmayı gizlice yenilediklerini hatta suçlarını affettirmek için Kureyş ve Gatafan liderlerinden birkaç kişiyi rehin alarak Müslümanlara teslim etmeyi düşündüklerini söyledi. Bu haber Ebû Süfyan'i vesveseye düşürdü. Derhal kurayza liderine Ikrime b. Ebî Cehl ve Benî Gatafanli bir grupla haber göndererek muhasaranın çok uzadığını askerin açlıktan şikâyet ettiğini bu nedenle ertesi günü genel bir saldırı ile bu duruma bir son verilmesi gerektiği arzusunda olduğunu söyledi. Buna karşılık Kurayzalilar Kureyş ve Gatafan ileri gelenlerinden birkaç kişi rehin verilmedikçe kendilerine güvenemeyeceklerini bildirdiler. Kureyş ve Gatafan liderleri bu haberi işitince Nuaym'in sözüne hak vererek rehin vermekten imtina ettiler. Kurayza kabilesi ise onların tavrının Nuaym'i doğruladığını görünce müttefiklerden ayrılarak onları kendi başlarına bıraktılar Ibn Hisam II. 23I Taberî II 578-9. Hendek Savaşı esnasında kuşatma yine sürüyordu ama eski şiddetini kaybetmişti. Rasûlullah bu günlerde bugün Ahzab Mescidinin bulunduğu yerde ayakta durup ellerini yukarıya kaldırarak müşrik kabileleri aleyhinde üç gün boyunca dua ettiler. Üçüncü gün öğle ile ikindi namazı arasında duasının kabul edildiği kendisine vahyedildi. Ashab bunu Rasûlullah'in yüzünde dalgalanan sevinçten anladı. Cebrail "sevininiz Allah onlara bir rüzgâr saldı." diyerek Allah'ın müşrikleri kasırga ile perişan edeceğini haber vermişti. Allah Resulü hemen iki dizi üzerine çöküp ellerini kaldırdı. Gözlerini yere indirdi. Ve "bana ve ashabıma acıdığın için sana şükranlarımı sunarım Allah'ım" dedi. Sonrada haberi ashabına o müjdeledi. Beklenen rüzgâr birkaç gün sonra geldi. Bu soğuk dondurucu bir rüzgârdı. Tozları toprakları müşriklerin gözlerini dolduruyordu. Rüzgâr onları kendi başlarının derdine düşürmüş çekilmek zorunda birikmiştir. Çadırların bezlerini derilerini yırtıyor direklerini söküyor sergileri kumlara gömüyor yakılan ateşleri aşıkları söndürüyor develeri atları birbirine karıştırıyor hiç kimse kimsenin yanına gidemiyor. Hendek Savaşı ve Müşrikler Panikte Müşrikler ordugâhlarından devamlı tekbir sesleri silah şakırtıları duyuyorlardı. Kalplerine büyük bir korku düşmüş amansız bir paniğe kapılmışlardı. Kur'an sonradan bu olayı müminlere söyle hatırlatmaktadır "Ey iman edenler! Allah'ın size şu lutfunu hatırlayın Üzerinize düşman ordusu gelmişti de onların üzerine şiddetli bir fırtına ve göremediğiniz bir ordu göndermiştik. Allah bütün yaptıklarınızı görmekte idi. "ef-Ahzâb. 33/9" "Allah inkârcıları, hiçbir şey elde edemeden, kin ve öfkeleri ile geri çevirdi, Allah müminlere savaş için yetip arttı. Allah güçlüdür, üstündür." el-Ahzâb; 33/25. Gece boyunca devam eden fırtına sabahleyin biraz sükûnet buldu. Allah Resulü Huzeyfe b. Yeman'i düşman ordusu hakkında bilgi alması için gönderdi. Huzeyfe düşman ordusunun perişan halini görerek geri döndü. Hz. Peygamber bundan son derece memnun oldu ve sonucu beklemeye başladı. Ibn Hisâm II. 231-2. Ebû Süfyan hendek savaşı sonucunda ansızın uğradığı bu büyük felâket üzerine Kurayza kabilesinin ordudan ayrıldığı ve orduda ihtilaf çıktığı bahanesiyle kuşatmayı sona erdirerek geri çekilme emrini verdi. Amr Ibnû'l-âs ile Halid b. Velid iki yüz süvari ile müşriklerin geri çekilisini denetlediler. Müşrikler başarısızlıklarından doğan umutsuzluk ve sıkıntı içerisinde hızla ricat etmeye başladılar. Kureyş ordusu Mekke'ye Gatafan kabileleri Necid'e doğru yol alırken Müslümanlar savunma hattından çıkarak düşman ordugâhına vardılar. Düşmanın telaş ve heyecan içinde geri çekilirken birikmiş oldukları erzak ve zahirelere ve Ebû Sufyan'in Yahudi reislerinden Hayg'a gönderdiği yirmi deveye el koydular. Develer kurban edildi hurma dolu sepetler boşaltıldı ve Müslümanlara dağıtıldı. Bu ganimet vasıtasıyla muhasaranın ortaya çıkardığı kitlik ortadan kalkmıştı. Rasûlullah Müslümanlara hitap ederek "Ey İslam mücahitleri! Emin olunuz ki bu muzafferiyet sizin için ölümsüz bir başarıdır. Bundan böyle Kureyş kabilesi size değil siz Kureyş'e taarruz edeceksiniz" buyurdu. Rasûlullah 'da bu sözleriyle müşriklerin bütün gücünün tükendiğini artık Müslümanların zafer yollarının açıldığını da müjdelemiş oluyordu. O gün öğleye doğru Hz. Peygamber aldığı ilahi bir emir gereği Müslümanlara derhal bir ilan yaptırarak bu savaşta müşriklerle bir olup kendilerini arkadan vuran Beni Kureyzaya karşı savaşmak üzere su emri verdi "Kim dinler ve itaat ediyorsa ikindi namazını Benû Kurayza önlerinden başka yerde kılmasın" Bu emri alan Müslümanlar derhal hareket ederek bu Yahudi belasını da ortadan kaldırdılar bk. Benû Kurayza Savaşı. Ibn Hisam II. 233-34
1 Uhud Savaşı'nın temel nedeni aşağıdakilerden hangisidir? AMüşriklerin bazı kabilelerle anlaşmasıBMüslümanların Mekke'yi fethetmek istemeleriCMüşriklerin Bedir Savaşı'nın intikamını almak istemeleriDMüşriklerin Kabe'yi ziyaret edenlerin sayısının azalmasından endişe etmeleri Aşağıdakilerden hangisi Hudeybiye Antlaşması'nın sonuçlarından biri değildir? AMedine İslam Devleti'nin varlığı Medine'de ibadetlerini serbestçe yapmaları bir süre sonra Mekke'nin fethi daha hızlı yayılmasına uygun bir ortam oluşmuştur Aşağıdakilerden hangisi Bedir Savaşı'nın nedenlerinden biri değildir? AMüşriklerin Medinelilerin zenginliklerini ele geçirmek istemeleriBMüşriklerin İslam dininin hızla yayılmasından endişe duymalarıCMüşriklerin güçlenen Müslümanların bir gün gelip Mekke'yi ele geçirmelerinden korkmalarıDMüşriklerin Müslümanların ticaret yollarını kontrol etmelerinden çekinmeleri I. Uhud savaşı II. Bedir savaşı III. Hendek savaşı Müslümanlarla müşrikler arasındaki bu savaşların yapılış sırası aşağıdakilerden hangisinde doğru verilmiştir? AII - III - IBI - III - IICII - I - IIIDI - II - III Peygamberimizin yaralandığı, amcası Hz. Hamza'nın şehit olduğu savaş aşağıdakilerden hangisidir? AHendek SavaşıBUhud SavaşıCFicar SavaşıDBedir Savaşı "Kim Ebu Süfyan'ın evine girerse güvendedir. Kim kapısını kapatırsa güvendedir. Kim Mescid-i Haram'a girerse güvendedir." Hz. Peygamber'in Mekke'nin fethinde söylediği bu sözlerin amacı aşağıdakilerden hangisidir? AKan dökülmesini önlemek ve Mekkelileri bağışlamakBKabe'yi putlardan temizlemekCİslam'ın yayılışını hızlandırmakDHac ziyaretini yapmak Hcret'ten altı yıl sonra Müslümanlar Kabe'yi ziyaret etmek amacıyla Mekke'ye doğru yola çıktılar. Müşrikler buna izin vermediler ve 628 yılında Mekkeli müşriklerle Müslümanlar arasında Hudeybiye Antlaşması yapıldı. Aşağıdakilerden hangisi Hudeybiye Antlaşması'nın maddelerinden biri değildir? AOn yıl boyunca taraflar birbiri ile o yıl Kabe'yi ziyaret etmeden Medine'ye geri yıl sonra Müslümanlar silahsız olarak Kabe'yi ziyaret biri Mekke'ye sığınırsa geri verilecek Uhud Savaşı başladığında Müslümanlar üstünlüğü ele geçirdiler. Bu esnada okçular savaşın kazanıldığını düşünerek bulundukları yerden ayrıldılar. Bunu gören müşrikler, arkadan saldırarak Müslümanları kuşattılar. Hz. Muhammed daha fazla kayıp vermemek için kuşatmayı yararak Uhud Dağı'na çekildi. Buna göre, Uhud Savaşı'nın kaybedilmesinin nedeni aşağıdakilerden hangisidir? AMüşriklerin ordusunun kalabalık olmasıBMüslümanların müşrik akrabaları ile savaşmak istememesiCSavaş taktiğinin iyi olmamasıDOkçuların yerlerini terk etmesi
Bu yazımızda Hendek Savaşı tarihi ile önemi ve sonuçları kısaca olarak bilgi aktaracağız. İslam Tarihi’nde çok önemli savaşlar yaşanmıştır. Erken dönemlerde Peygamber hayattayken ve İslam nüzul sırasındayken irili ufaklı altmış üç savaş meydana gelmiştir. Bunların hepsi İslam’ın nüzulünün son sekiz senesinde gerçekleşmiştir. Mekkeli Müşrikler Peygamber hiç rahat bırakmamışlardır. Ona ittiba edenlere zulmetmişlerdir. Peygamber da zulmetmişlerdir. Bu zulümler taşlama, hakaret, iftiranın her boyutu şeklinde gerçekleşmiştir. Peygamber hicret etmiştir. Medine döneminde İslam inkişaf etmiştir. Mekkeli Müşrikler ile Müslümanlar arasında Bedir, Uhud ve Hendek savaşları en önemli savaşlar olarak yaşanmıştır. Bedir’i Müslümanlar, Uhud’u müşrikler kazanmıştır. Hendek Savaşı ise 627 yılında gerçekleşmiştir. Bu savaşta İran taktikleri kullanılmıştır. Selmanı Farisi savaş taktiklerinin mucidi olmuştur. Hendek Savaşı sırasında şehrin önemli yerlerine hendekler kazılmıştır. Böylece şehrin muhasara edilmesine imkan verilmemiştir. Kış şartları ve Peygamber mucizelerinin yardımıyla müşrikler tamamen yenilmiştir. Müslümanlar moral ve güç kazanmıştır. İslam inkişaf etmeye devam etmiştir. Ardından Mekke’nin fethi gerçekleşmiştir. Peygamber peygamberlik vazifesinin sonuna doğru gelmiştir. İslam’ın nüzulü sona erince vefat etmiştir. İslam inkişaf etmeye devam etmiştir. Kıtalar boyunca ilerlemiştir. Hendek Savaşı’nın ardından müthiş bir ilerle sağlanmıştır. İslam Tarihi savaşlarla dolu bir tarih değildir. Fetihlerin çoğu sulhen yapılmıştır. İnsanlar zorlama olmadan İslam’ı seçmiştir. Hendek Savaşı Tarihi ile Önemi ve Sonuçları Hakkında Yorumlarınızı Aşağıdan Hemen Yazabilirsiniz.
hendek savaşı ile ilgili sorular