Şimdi ''tebrik ederiz de bize ne senin mezuniyetinden'' diyebilir olmayan takipçilerim.Olsun. Bu yazı benim ilk yazım ve ben aslında daha edebi,daha bir fikir adamı elinden çıkmış gibi bir tarzda yazmayı planlıyordum esasen.Ancak ilk paylaşımım bunlar olsun istedim.Çünkü bugün bu blog yazılarının başlangıcı olduğu gibi Benimevim seni biIir senin evin bir kerhaneymiş. Dün uyandığım yer eski püskü kötü bir birahaneydi. Nakarat x2. Baya bir rahatım artı bozuImaz bu rahatım artık. İpimde değiI inan yıkıIsa gezegenimde tatIım. Bu benim hayatım benciI benciI hayatım. Bu benim hayatım benciI benciI hayatım. Kendinesakla fikirlerini. Çünkü senin fikirlerin sikimde değil. (Haha) Neticede bu benim hayatım lan (lan) Yalnızca benim.. [VERSE] Kim olduğumu bilmiyorum ama kendimim. Ota ve hapa Biyografi/Drama:Film Avustralyalı piyanist David Helfgott'un gerçek hayatını anlatıyor.çok etkileyici insanın içine dokunan bir film. (y.yılı:1996) Biyografi/Dram:Bir tür Konuşma bozukluğundan muzdarip olan İngiltere kralı VI.George'un hayatından bir kesit. (y.yılı:2010) Gelelim bu akşam izlediğimiz filme.The Raven İlk Yazım. Merhaba ben Yasin Efe Arıcı bu gün sizlere hayatımı anlatıcam bu günden itibaren .Başlayalım bu gün uyanıp yatağımı topladım ve nenemin evine gittim yakın zaten evde yemek yedim ve kardeşimle oyun oynadım ardından banyo yaptım ve kitaplarımı hazırladım ve amcam bizi aldı okula gittik okulda fen dersinde yaşarken ben içimde bir ceset yarattım. çabalarım boş gezenin hep gözüne battı. şimdi bende boş gezenin kendisiyim artı. dinle diye yapılmadı nice böyle şarkı. umrunda olurdum belki yanımda kalsaydın. hayatım hayatımda ellerimden kaydı. yüzüne bakamadım gözlerim yaşardı. belki böyle dağıtmazdım babam yaşasaydı. vg6bNyy. Kartımı alıp bankaya gittim ve paramın yarısını kendime üst baş fırçası, macun,havlu,tarak, gibi bakım malzemelerimi de odam küçük bir eve benziyordu. Ama sonra birşey farkettim ki, param sonsuz değildi. Bir iş bulmalıydım. Ama beni kim alırdı ki ! Üniversite okumamış, yaş küçük, karar vermiştim bulacaktım!Çünkü bu ev benim otel odasıydı ve otel günlük para alıyordu. Bunları düşünerek dışarı amaçsızca dolanmaya başladım. Bir dövmeci yapamazdım. Bir otel? Hayıır. Oflaya puflaya şirin bir kafenin bahçesine oturdum. Kendime bi çay ısmarladım ve gelen geçeni izlemeye başladım. İnsanlaar, insanlar...Herbirinin hayatı o kadar değişik ve gizemli ki..Mesela gören normal annesi babası olan bir genç kız şurda oturan çok kilolu adam. İnsanlar ona dışardan "Iyy ayı gibi yemiş şişkoooo" demeyi biliyorlar. Ama adamın bir hastalığı olduğunu bilmiyorlar...İnsanlar çok önyargılı hemde çok. Ben bunları düşüne durayım, çayım sonra kasaya ödemeye gözüme birşey takıldı. Evet evet ! bulmuştum sonunda! "Bizimle çalışmak istermisiniz?" tabelasını gösterip, "Nereye başvuruyorduk?" dedim.. Genç garson güler yüzle beni arkada ki mutfağa gömlekli siyah kumaş pantolonlu bir adam sanırım benim yaşlarımda olan bir erkeğe kızıp bağırıyordu. "Oğlum sen gerizekalımısın ? Geleli 1 hafta oldu, daha öğrenemedinmi ? Hey Allahım yaaa!!!" Genç garson yavaşça "Alp Bey, sizinle görüşmek isteyen birisi var" dedi. Alp arkasını döndü ve, "Buyrun" dedi. "İş için gelmiştim de" dedim. Bu arada Alpin kızdığı çocuk kızarıp bozarmış, başını eğmiş yere an Alp e tekme tkat daldığımı hayal ettim. "Tabii tabi, buyrun odama geçelim" dedi ve yürümeye gittim. Bu arada genç garson ve çocuk konuşmaya başlamışlardı; "Bu adamı iyi bi dövmek gerek..." Sanırım bu ikisiyle iyi anlaşacağım... Neyse, Alpin odasına bir sohbetten sonra "Yarın 830 da burada ol" Bu ürün tarafından Büyük yıkımlar Yaşamamıza rağmenHayata dair tutunacak, bir! Sevda arayanİki yaralı yüreğiBir! Vesile ile“Sanal ortam” diye bildiğimizBir! Ortamda Karşılaştırmıştı Allah bizleri. 11 Temmuz 2011 TarihindeAdını koyduğumuz Arkadaşlığımızın adı ise, Aşk olsun istedik! 27 Nisan 2012 Tarihinde Ankara da! 28 Nisan Kırklareli / Babaeski şehrinde Muhteşem bir düğün ile Evliliğimiz başlamıştı! YaşadığımızEvlilik süresince! Mutsuzluk ile geçen bir ömürden adeta İntikam alırcasına Yaralı olan Yüreklerimiz ileO kadar sarıldık bir birimize kiSanki Kader bizim yaşadığımız mutluluğu bize çok görmüştü ve Yaşadığımız Mutluluğun biteceğini sanıyorken her kes veya! Kader, Aldanacaktı! Çünkü Rabbimin bana gönderdiğiHayat arkadaşımın ise, bana Allah tarafından bir! Emanet olduğunun bilincindeFarkında idim! Onun Bedeni + Benim Hayatım = FELÇ iseBizim bir sınavımızdı, Allah’ın bize gönderdiğiEn güzel, en anlamlı bir HediyesiCennetin ise bir Anahtarı idi. Bu, Hediyenin değerini bilmem gerekiyordu ve Cennetin! Anahtarını ise kaybetmemem gerekiyor düşüncesinin ise, bilinci ile yaşıyordum. Eşimin yanında ve ilk günkü gibi değil dahada fazla sevmemin sebebi budur Bu Sayıda Yaşamış olduğumuz23 Kasım 2014 yılında başlayan“Onun Bedeni + Benim Hayatım = FELÇ” Adlı Romanda adı geçen Erol Güneş adlı kişiyi tanıtıyorum“FELÇ” konusuna giriyorum. Bir daha ki Romanımda ise tamamen Felç konusunu işlemeyi düşünüyorum. Hiçbir şey göründüğü gibi olmadığını Yaşayan Adam Erol GÜNEŞ YazacakDünyaya bir! Ders olacak “Unutulan! Bazı, değerler vardı Yeryüzündeİnsanlar Aleminde! Birileri çıkıpUnutulan insanlığı, Unutulan! Aşkı, Sevgiyi veya! Başka değerleri iseBirileri Dünyaya! Hatırlatması gerekiyordu” diye düşünüyordum! Hayatım boyunca Nasıl ben ki! Yaşamış olduğum! Hayattan ve Karşılaşmış olduğum İnsanlardan bir! Ders aldıysam ve kendimi bu kadar geliştirebildiysemBelki Allah’ın izni ile bizde bir şeylere vesile olalım düşünesi ile böyle bir şey düşündüm. Çünkü Yaşadığımız Hayatta ise hiçbir şey göründüğü gibi değildi! Bir örnek ileAyna, Bize , Görüneni yansıtıyordu değilmi! Peki, Aynanın arkasındaki Sırrı bilen varmıydı ki!Yaşadığımız şu yeryüzünde ise Aslında” Her! İnsanoğlu AynanınArkasında ki bir! Sır idi” Düşünceme göre, Çünkü bende ki! Sırrı kimse çözememişti! Ben ise, Hemen hemenHerkesi her şeyi çözmüştüm. Görüyor, Düşünüyor, Değerlendiriyordumİnsanları ve Yaşamış olduğum Hayatı! EN ÖNEMLİSİ İSE, EMPATİ, EMPATİ YAPIYORDUMHERKESE KARŞI! HERKESİ ANLAMAM, YAŞAMAM İÇİN İSE, BU! ŞARTTI. Anlayana sivri sinek Saz olacak! Anlamayana ise, Davul Zurna az gelecek Saygılarım ile Erol GÜNEŞÜrün DeğerlendirmeleriÜrün BilgileriLora Yayıncılık Erol Güneş - Onun Bedeni + Benim Hayatım = FelçHayattan! Büyük yıkımlar Yaşamamıza rağmenHayata dair tutunacak, bir! Sevda arayanİki yaralı yüreğiBir! Vesile ile“Sanal ortam” diye bildiğimizBir! Ortamda Karşılaştırmıştı Allah bizleri. 11 Temmuz 2011 TarihindeAdını koyduğumuz Arkadaşlığımızın adı ise, Aşk olsun istedik! 27 Nisan 2012 Tarihinde Ankara da! 28 Nisan Kırklareli / Babaeski şehrinde Muhteşem bir düğün ile Evliliğimiz başlamıştı! YaşadığımızEvlilik süresince! Mutsuzluk ile geçen bir ömürden adeta İntikam alırcasına Yaralı olan Yüreklerimiz ileO kadar sarıldık bir birimize kiSanki Kader bizim yaşadığımız mutluluğu bize çok görmüştü ve Yaşadığımız Mutluluğun biteceğini sanıyorken her kes veya! Kader, Aldanacaktı! Çünkü Rabbimin bana gönderdiğiHayat arkadaşımın ise, bana Allah tarafından bir! Emanet olduğunun bilincindeFarkında idim! Onun Bedeni + Benim Hayatım = FELÇ iseBizim bir sınavımızdı, Allah’ın bize gönderdiğiEn güzel, en anlamlı bir HediyesiCennetin ise bir Anahtarı idi. Bu, Hediyenin değerini bilmem gerekiyordu ve Cennetin! Anahtarını ise kaybetmemem gerekiyor düşüncesinin ise, bilinci ile yaşıyordum. Eşimin yanında ve ilk günkü gibi değil dahada fazla sevmemin sebebi budur Bu Sayıda Yaşamış olduğumuz23 Kasım 2014 yılında başlayan“Onun Bedeni + Benim Hayatım = FELÇ” Adlı Romanda adı geçen Erol Güneş adlı kişiyi tanıtıyorum“FELÇ” konusuna giriyorum. Bir daha ki Romanımda ise tamamen Felç konusunu işlemeyi düşünüyorum. Hiçbir şey göründüğü gibi olmadığını Yaşayan Adam Erol GÜNEŞ YazacakDünyaya bir! Ders olacak “Unutulan! Bazı, değerler vardı Yeryüzündeİnsanlar Aleminde! Birileri çıkıpUnutulan insanlığı, Unutulan! Aşkı, Sevgiyi veya! Başka değerleri iseBirileri Dünyaya! Hatırlatması gerekiyordu” diye düşünüyordum! Hayatım boyunca Nasıl ben ki! Yaşamış olduğum! Hayattan ve Karşılaşmış olduğum İnsanlardan bir! Ders aldıysam ve kendimi bu kadar geliştirebildiysemBelki Allah’ın izni ile bizde bir şeylere vesile olalım düşünesi ile böyle bir şey düşündüm. Çünkü Yaşadığımız Hayatta ise hiçbir şey göründüğü gibi değildi! Bir örnek ileAyna, Bize , Görüneni yansıtıyordu değilmi! Peki, Aynanın arkasındaki Sırrı bilen varmıydı ki!Yaşadığımız şu yeryüzünde ise Aslında” Her! İnsanoğlu AynanınArkasında ki bir! Sır idi” Düşünceme göre, Çünkü bende ki! Sırrı kimse çözememişti! Ben ise, Hemen hemenHerkesi her şeyi çözmüştüm. Görüyor, Düşünüyor, Değerlendiriyordumİnsanları ve Yaşamış olduğum Hayatı! EN ÖNEMLİSİ İSE, EMPATİ, EMPATİ YAPIYORDUMHERKESE KARŞI! HERKESİ ANLAMAM, YAŞAMAM İÇİN İSE, BU! ŞARTTI. Anlayana sivri sinek Saz olacak! Anlamayana ise, Davul Zurna az gelecek Saygılarım ile Erol GÜNEŞÜrün ÖzellikleriBasım Dili TürkçeYazar Erol GülümRoman Türü Belgesel Bu Benim Hayatım Ağlasam da, gülsem de, Belki çekip gitsem de, Yağmur gibi yağarım, Çünkü bu benim hayatım. Su gibi temiz, Çiçek gibi güzel, Doğa gibi doğal, Kurduğum tek şey hayal. Masamdaki kitabımı okuyarak bitirdim Bilgisayarıma 10 şarkıyı indirdim. Yeniden güneş doğdu hayatıma başladım. Bu benim Hayatim, bana karışmayın Halime Hamza kizi Öğrenci Şiirleri Şiirleri Henüz Yorum Yorumu Siz Yazabilirsiniz. Haberler Magazin Cengiz Coşkun Bütün hayatım reyting rekorları kırar Cengiz Coşkun Bi' Başka Youtube kanalının bu haftaki konuğu oldu. Malazgirt 1071 filminde Sultan Alparslan karakterine hayat veren oyuncu, programda hayatında çektiği zorlukları anlatarak "13 yaşımdan beri yalnız yaşıyorum. Bütün hayatım dizi olsa reyting rekorları kırar" dedi. Malazgirt 1071 filminde başrolde yer alan ve Sultan Alparslan karakterine hayat veren Cengiz Coşkun, Bi' Başka YouTube kanalında Melis Güvenç'in konuğu oldu. Dönem dizilerinin ve filmlerinin vazgeçilmez jönlerinden biri olan oyuncu, yakın zamanda farklı rollerle de seyirci karşısına çıkacağının müjdesini verdi. Hayatının en iyi ve en mutlu döneminde olduğunu anlatan Coşkun, bu noktaya gelene dek çok zorluklar yaşadığını anlattı. Çocuk yaşta ailesinden ayrılan ve tek başına yaşamaya başladığını söyleyen oyuncu, "Bütün hayatım dizi olsa reyting rekorları kırar. Bugüne kadar bütün kararlarımı hep kendim verdim. Kimsenin aklıyla fikriyle hiçbir zaman hareket etmedim. Geldiğim yerden gurur ve mutluluk duyuyorum. Arkaya baktığımda ya da birine sorduğunuzda kimse hakkımda kolay kolay bir şey söyleyemez" diye konuştu. Senin için dönem dizilerinin vazgeçilmez oyuncusu diyebilir miyim? Aslında oynadığım dizilerden ve rollerden sonra böyle bir algı oluştu. Ama daha farklı rollerde de beni göreceksiniz. Yapımcı ve izleyenler seni sürekli dönem dizisinde veya filmlerinde görmek istiyor ama senin bu konudaki tavrın ve kararın nedir? Bana gelen projelerde ilk kriterim beni heyecanlandırması, içimi titretmesi ve kendimi projenin içinde görmemdir. Bu yüzden tarihi, günümüz veya gelecek her neyse benim için bir ayrım yok. Benim için önemli olan karakter. Ama belki dediğin gibi biraz tarihi karakterlere ara verebilirim. Son olarak seni Malazgirt 1071 filminde Sultan Alparslan rolüyle izliyoruz. Nasıl bir heyecan içindesin? Şanlı tarihimizin birçok zaferi var. Malazgirt zaferi de bunların en önemlilerinden birisi. Bu zafer Anadolu'yu bizlere vatan yapan ve dünya tarihinin seyrini değiştiren bir zafer. Büyük Selçuklu Sultan'ı, Sultan Alparslan'ın mimarı olduğu büyük bir zafer. Dolayısıyla özellikle Sultan Alparslan'a hayat verdiğim ve bu projede olduğum için çok mutluyum. Çünkü her aktör hayatı boyunca tarihimizin büyük kahramanlarından biri olan Sultan Alparslan'ı canlandırmak ister. Benim de karşıma böyle bir senaryo ve karakter geldiğinde çok heyecanlandım. Film çekimlerinde dublör kullanmadın ve bir kaza geçirdin. Neden dublör kullanmadın? Böylesinin daha gerçek olduğuna inanıyorum. Benim fizyolojim ve üslubumla dublör arkadaşımın fizyolojisi uymayabilir. Çünkü bu uyumu yakalayabilmek çok kolay değil. Bu yüzden gerçekliğini bozmamak adına dublör kullanmamayı tercih ediyorum. Aksiyon sahnelerinde kendim oynuyorum. Sette geçirdiğim kazaya gelecek olursak; Filmin açılış sahnesinde arkadaşımla karşılıklı koreografi yaparken partnerimin elinden kılıcı fırladı ve zırhımı delip, kaburgama battı. Boşluğuma gelseydi çok büyük problem yaşayabilirdim ama çok şanslıydım. Daha önce de attan düştüm, belimde iki tane kırık oldu, baltayla yaptığım hareketlerde dirseğimi çatlattım. Bunlar dışında ayak parmağım kırıldı. Ellerimde zaten bir sürü kılıçtan kesik izleri var. Bu izler var ama bunlar aslında yaptığım işin tuzu biberi. "YAPTIĞIM İŞE KENDİMİ KAPTIRIYORUM" Aslında bir nevi oyunculukta da bir savaş halindesin… Gerçekçi olması için yaptığım işe kendimi kaptırıyorum. O anda oynamıyorum, O karakter oluyorum. Aslında içimde de bir kahraman besliyorum. Çok iddialı konuşmak istemiyorum ama gerçekten o işe girdiğimde ve o işin içerisindeyken kendimi o karakter gibi hissediyorum. Aslında eğer o anda oynadığınız O karakter olduğunuza siz inanmazsanız seyirciyi de inandırmanız mümkün değil. Gündelik hayatını da bir kahraman gibi mi yaşarsın? Adaletsizliğe ve haksızlığa asla gelemiyorum. Yaşadığımız yüzyılda biraz esnek olmak gerekiyor ama ben biraz hak yendiğinde sert olabiliyorum. Haksızlığa gelemiyorum. Son dönemde şahit olduğun bir haksızlık var mı? Çok var ama maalesef kimi zaman kişiselleştirmeden, görmezden gelmem gerekiyor. Fakat bunu yapmaya çalıştığımda da kendimi çok huzursuz hissediyorum. Kimseye haksızlık etmem, kimsenin de bana etmesini kabul edemiyorum. Eğer yanlışlıkla, istemeden birine haksızlık yaptıysam mutlaka gönlünü alırım. Ama dışarıda olanlar çok fazla bizim kontrolümüzde olmadığı için üzülüyorum. "ANLATMAK DEĞİL ANLAŞILMAK İSTİYORUM" Gizemli birisin diyebilir miyim? Çünkü hakkında pek fazla bilinen bir şey yok. Hatta hakkında hiç olumsuz bir yorum da yok. Yoksa vardı da sen mi sildirdin? Öyle şeyler asla yapmam çünkü her şeyin gerçek olması taraftarıyım. Böyle yapanlar varmış duyuyorum. Ama ben öyle bir adam değilim. Sadece ben kendimi anlatmayı pek sevmiyorum, genelde anlaşılmayı istiyorum. İnsanlar beni tanıyarak bilsinler. Biraz çekimserim de. Bu bir tercih, çok fazla göz önünde olmayı sevmiyorum. Çünkü oyuncunun oynadığı karakterin gerçekliği için biraz kendi özel hayatını arka planda yaşaması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü oyuncu ne kadar dejenere olursa oynadığı karakterlerin gerçekliği azalıyor. Dolayısıyla bu benim kendi tercihim. Yakın çevren tarafından nasıl tanınırsın? Tahmin edilebilir biri misiniz yoksa sürprizlerle mi dolusun? İlk kez beni tanıyanlar çok sert biri olarak görebilirler. Ama dediğim gibi kendimi anlatmayı sevmem, Anlaşılmak isterim. Peki sen karşında nasıl biri olursa daha kolay anlaşırsın? Ben enerjiye çok inanırım ve altıncı hissim de çok kuvvetlidir. Karşımdaki kişinin nasıl olduğu değil bana verdiği enerji önemli. İlk tanışmada karşımdaki birinin nasıl biri olduğunu, anlaşabileceğim biri olup olmadığını zaten bir bakışta anlayabiliyorum. Fakat burnu havada ve ukala insanlarla asla bir arada kalamam. İnsanlar bazen kendilerini çok önemsiyorlar. Aslında hepimiz aynıyız sadece statüler farklı oluyor o kadar. Bunun biraz farkında olmak lazım. "Bütün hayatım reyting rekoru kırar" Hayatının hangi bölümü dizi olsa reyting rekorları kırar? Bütün hayatım… Herkesin hayatında kendine göre çektiği zorluklar vardır. Ekonomik olarak güçlü bir aileden gelmedim. Ailem bizleri büyütürken çok zorluklar çekti ve ben de bunlara birebir şahit oldum. 13 yaşımda basketbol oynamak için evden çıktım. O gün bugündür yalnız ve ailemden uzak yaşıyorum. Çünkü en büyük hayalim milli basketbolcu olmaktı. Ailem başka bir şehre taşındı ben basketbol oynamak için İstanbul'da kaldım. Sonrasında hayat beni buraya getirdi. 2002 yılında Best Model oldum. İlk başrolümle oyunculuğa başladım. Oyunculuğu çok sevdim. Bunun üzerine oyunculuk eğitimleri aldım. Bu şekilde eğitimlere devam ederken oyunculuk benim sevdam olmaya başladı. Bu süreç içinde hayatımda birçok iniş ve çıkışlarım da oldu. Babamı kaybettim vs. derken bugün buradayım ve olduğum yerden çok mutluyum. Bugüne kadar bütün kararlarımı hep kendim verdim. Kimsenin aklıyla fikriyle hiçbir zaman hareket etmedim. Geldiğim yerden gurur ve mutluluk duyuyorum. Arkaya baktığımda ya da birine sorduğunuzda kimse hakkımda kolay kolay bir şey söyleyemez. Forumlar SDN Konu Dışı Konu Dışı Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız. Bu benim hayatım -> Roman Her gün güncel. Konuyu başlatan Başlangıç tarihi 30 Mart 2013 Bu konuyu okuyanlar 1 Katılım 30 Mart 2013 Mesajlar 42 Reaksiyon puanı 0 Puanları 0 Daha önce farklı forumlarda yer aldım fakat beklediğim ilgiyi bulamadım. Birde burayı denemek istiyorum. Kaldığım yeri - ile belirleyeceğim takip etmeniz için. Bu benim hayatım / Olması gereken ne ?​ Annemin aramızdan ayrılmasının tam 3. ayı bu gün. Bana göre her şeyin sorumlusu abim ve babamdı. Çünkü sürekli annem üzerinde baskı yaparlardı sürekli ona emir verir ona kapris yaparlardı. Annem ise hepimizi düşünür her zaman hayata karşı ayakta durmamızı temenni eder ve o denli bizi yetiştirirdi. Malesef şekerine dayanamadı hiperglisemi diyabet sonucu aramızdan sıyrılıp gitti. En çok ablamla ben üzülsem de o gün abimin feryat figan ağlaması beni kötü gösteriyordu, şuna bak dercesine nispet ediliyordum . Fakat olayın iç yüzünü kimse bilemezdi tabi. Bu durum umurumda değildi açıkçası annemi kaybetmenin acısı hiç bitmeyecek bir yangın misali kalbimde gün tanrıya yalvarıyordum Neden Ben ? isyan etmemin pek bir anlamı yoktu yapmam gereken tek şey sabırlı olmaktı. Ve bu süreçte zor günlerimde tek tesellim ablam ve üst kattaki ablamın arkadaşı Meltemdi. Her gün beni ziyarete gelir birlikte toplanıp muhabbet ederdik. Ben her zaman ki gibi Placebo Slowdive açar biraz olsa müzik ile kafa dağıtırdık. Onlarda severdi. Özellikle Placebo nun Without You Im nothing şarkısını üçümüz de severdik ve hayranlıkla dinliyorduk. Bu sefer farklıydı, Without you çalıyordu Bir an durdum ve Meltemin gözlerinin içine bakıp kulaklarına şu şekilde fısıldadım, Bilirsin Meltem Without you Im nothing - Sen siz ben bir hiçim dediğimde gözleri adeta benim için parlıyordu hissediyordum, biraz kafası karışmış gibi görünse de o gözler benim için parlıyordu. Müziklerin ardından, Meltem bana hayallerini anlatırdı bense ona destek olur ve yön gösterirdim. Sonra ben hayallerimi anlatırdım ablam ve Meltem hayranlıkla beni dinlerdi. Yaratıcı kişiliğimi onun karşısında ifşa edemeden kendimi alamıyordum. Belki de tüm yeteneklerimin sebebi Meltemdi . Kim bile bilir ki ? Belki ona aşıktım belkide gerçekten dostumdu. Annemin ölümünden sonra Meltem gibi bir kızın beni teselli etmesi, omzuma bir omuz olması da benim için büyük bir mükafattı... Hayat denen şu engebeli arazide, lisenin son yılında böylesine bir olayı yaşamamın elbette kişiliğimi baştan yaratacak ve hırslı bir insan olmama itecekti, kaçınılmazdı bu her ne yaparsam yapayım işleri rayına sokamıyacağım her halinden belliydi. Son girdiğim üniversite sınavı ise Cedric için sonun sadece bir başlangıcıydı . Sınavda kendimi kaybetmiş olmalıydım. Sadece işaretledim, aklım düşünmek için çok yorulmuş ve bezmiş olsa gerek... Beklenen gün gelmişti. Abim ve babam sınav sonucunu öğrenmiş ve ikisi de oldukça sinirliydi. Abim okuldan gelmişti matematik öğretmeni olduğu için eve erken gelir keyfine bakardı fakat bu gün hiç de öyle olmadı.... Donuk bir suratla odama girdi ve ağır hareketlerle yüzüme bir kağıt çarptı ve, Senden adam olmaz. Şu saatten sonra umrumda değilsin. Diyerek arkasını döndü kendi odasına yöneldi. oldukça sinirliydim herşeyin sebebi kendisi olduğu yetmezmiş gibi birde umrumda değilsin demesi bardağı taşıran son damla idi. Kendimi tutamadım ve , "Savaş bitmedi ben daha ölmedim . Sana kendimi anlatayım " diye çıkştım. Bir süre durdu ve tekrar gözlerini gözlerime dokundurdu , " Anlat! " Biraz daha yanına sokuldum ve sağ dudağına sertçe bir yumruk salladım . Kafasını kaldırdı ve Elindeki çantasını yere bıraktı ve Gözlerini kıstı. Biraz sonra neler olacağını gözlerindeki ateşten hissediyordum. Hayatın daha yeni başladığını anlamıştım. " Anlatıcaklarım bu kadar!" diyerek göz yaşlarım ile kendimi ona bıraktım. Tam o sırada ablam geldi. Çantasını her zamanki rafına bıraktı ve " Neler oluyor burada" diye seslendi. Ablama baktım ve gözlerim ona her şeyi anlatmasını bekledim. Ve beklenen oldu abimden müthiş bir performans. Sol göz altıma attığı yumruğun etkisini yerden kalkınca anladım. " Durma devam et. Bu kadar mı erkeksin ? " diyerek kışkırttım . Ablama dönerek , " Sen bu işe karışma Kübra!" diyerek ablamı odasına gönderdi. Ablamdan bir şey bekleyemezdim onu bu işe alet etmek istemiyordum. Abim beni odama iterek. Kapıyı kitledikten sonra. Üzerimdeki tişortumu çıkartmamı istedi. Neler yapacağını kesdire biliyordum. Korkmuyordum sadece halime üzülüyordum açıkcası. Tişortumu çıkarttım ve hiç yemediğim dayağı yemek üzere kendimi ona bıraktım. Çeneme yediğim yumruktan sonra gözlerimi gözlerine diktim ve " Bu kadarmı ? " diyerek tısladım. Bu daha başlangıç demesiyle bir yumruk daha yemem bir oldu. Sanki tüm hırsını üzerimden çıkarıcaktı. Öylede oldu. Abimin bu kadar güçlü olacağını hiç tahmin edememiştim. Yediğim yumruktan sonra yere kapaklandım. Belinden çıkardığı kemer ile neler yapacağını hiç tahmin etmemiştim. Gözü dönmüştü hayvanın. Dünyam kararmıştı. Sırtıma yediğim her bi acı kamçılar, bir gün bana muhtaç olacağı düşüncesini daha da güçlendiriyordu. Bir kaç inlemeden sonra " Sana bu kadarı kafi "diyerek odadan çıktı bense kalktım ve odamı kitledim bir kelime daha duymak istemiyordum . Yatağıma yüz üstü uzandım gözlerimi kapıya diktim ve bir kaç hıçkırıktan sonra yine annemi düşündüm Birlikte geçirdiğimiz eğlenceli anlar gözümün önünde bir şerit gibi geçiyordu. Tanrıya bir kez daha seslendim Neden ben ? Daha fazla sabırlı olamazdım . Bu evden gitmem gerekiyordu. Bir süre sonra yorgunluktan uyuya kalmıştım. Gözümü açtığımda Sırtımdaki acılar biraz dinmiş gibiydi. Fakat her hareket ettiğim sanki keskin sivri bir bıçak gibi sızlatıyordu. Saate bakmak için Yerden telefonumu aldım Gecenin 2 si idi. Herkes uyumuştu. Meltemin attığı mesajları okudum. Evden gelen seslerden korkmuş olmalı. Beni merak ettiğini konuşmak istediğini belirtmişti mesajda. Şuanda ondan daha iyi hiç bir şey olamazdı. Olur diye mesaj attım. Çok şanslıydım. Cevabın gelmesi çok uzun sürmedi. " Seni merak ediyorum. Gözüme uyku girmedi. Ne zaman konuşalım " " Mümkünse şimdi konuşmak istiyorum. Dışarıdaki yaşlı kadınların konuştuğu çardak uygun olur. Ne dersin ? " diye yanıtladım. Dertliydim. Konuşmam gerekiyordu. Belkide ona açılmam için uygun bir zamandı. Meltem den bir mesaj daha geldi. " 10 dk sonra oradayım " Uzun bir aradan sonra ilk kez içten sıratabilmiştim. Hemen yerdeki tişortumu alıp kafama geçirdim. Biraz da para aldım yanıma. Hızlıca aşağı bölgedeki tekel bayine gittim. İçeriği girdiğimde adam benden yüzümdeki izlerden dolayı biraz korkmuş gibiydi. Fakat burada ikamet ettiğimi biliyordu. Dolabı açıp iki tane kırmızı tuborg alıp parayı verdim. "iyi akşamlar dayı " diyerek çıktım. Biraz soğuk davrandı sanki. Tabi kendince haklı sebepleri vardı. Ağır adımlarda çardağa doğru ilerledim. Kafamda tek bir şey vardı Meltem . Ona hislerimi anlatmalıydım sanırım en doğru zaman bu idi. Çardağa vardığımda loş bir ışıkta Meltem beni bekliyordu. Sabırsız ve telaşlı bir hali vardı. Yaklaştığımda hemen ayağa kalktı ve üzerime atladı. Sımsıkı sarıldı. Bu canımı yakıyor olsa da Onu içimde hissetmek istiyordum. Tedirgin bir sesle " Neler oldu anlat hiç iyi değilsin. " Diye kulaklarıma fısıldadı. Bütün acılarımı unutmuştum sanki, kendinden emin güçlü bir sesle "Önce bi oturalım istersen" diye soludum. Oturduk işte. Yanağıma dokunup gözlerini gözlerime dikti ve " Anlat! her şeyi bilmek istiyorum dedi. ". Gözlerimin irildiğini hissediyordum. " Şey, önemli değil bir kaç tartışma. Şuan burada olman benim için daha önemli " diyerek yanağımdaki elini yavaşça aşağı indirip sımsıkı tuttum. Aslında geleceğim adına büyük fakat şuan için önemsizdi bir gelişme idi. Poşetinden çıkardığım Tuborg u açıp Melteme uzattım " İçer misin ? " diye sordum. Olabilir dedi. Bir yudum aldı ve yere koydu. " Sen benim için çok değerlisin, sana karşı duygularımı anlatmakta zorlanıyorum Lütfen anla beni... " dedi Gözlerimin içi gülüyordu biliyordum o da beni istiyordu. Diğer tuborg un kapağını açtım bir yudum aldım ve " Biliyorum Meltem sende benim için çok değerlisin. " " Sana olan hislerimi açıklamanın vakti geldiğini düşünüyorum. Senden hoşlanıyorum . Seni kendimde hissetmek istiyorum . Eşsiz varlığının benim olmasını istiyorum . Söz ver bana ölene dek benim olacağına, benimle bir ömür her ne olursa olsun yaşamaya söz ver , yaşamın tüm zorluklarına karşı beni seveceğine ve bundan asla pişman olmayacağına söz ver . Meltem. " Bu sözlerin ardına meltemin gözleri dolmuştu. Bana söylemek isteği bir şeyler vardı hissediyordum. Gözlerini sildim , ellerimi yanaklarına dokundurdum gözlerinin içine bakarak ince bir sesle " Söz ver Meltem" dedim. Meltem gözlerini kaçırdı ve tekrar ağlamaya başladı. Yolunda gitmeyen bir şey vardı. Meltem " Amcam "dedi ve tekrar hıçkırıklara boğuldu. Elimi sırtına götürdüm ve Anlat diye seslendim. Kolumu indirdi ve " Amcam bana tecavüz etti " diye haykırdı. başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü. Cedric in yeniden doğmak üzere bitti andı. Kafamı anlına yasladım ve kısık bir sesle " Seni seviyorum seni asla bırakmıyacağım diye " fısıldadım. Bir süre o şekilde durduk. Aklımda tek bir şey vardı . Tanrı bunun neresindeydi ? Uzun bir süre önce İnançlı birisiydim. Fakat inancımı yitirmeye ramak kalmıştı artık. Meltem bir süre kollarımda ağladıktan sonra gözlerini sildi ve ellerini yanaklarıma dokundurdu ve gözlerime bakarak " Söz veriyorum. Seni her zaman seveceğime, seninle bir ömür yaşamaya , her ne olursa olsun ölüm de olsa hayatta karşılaşacağım tüm zorluklara karşı seni karşılıksız seveceğime söz veriyorum." Bu sözlerin ardına anlından öptüm ve kulaklarına" Seni seviyorum " diye fısıldadım kafamı boynuna yasladım ve ilk defa zaman dursun istedim. Artık o benim her şeyimdi, ona yapılanlara karşı sessiz kalmamalıydım kendi adaletimi uygulamanın zamanı gelmişti. Fakat Bir şeyin farkındaydım Her ne olursa olsun o bunu hiç bir zaman unutamayacaktı. Aklından hiç bir zaman silip atamazdı. Beni yıkan da buydu. Kafamı kaldırdım gözlerini sildim " Çok geç oldu uyuman gerek hadi gidelim " diyerek onu soğuk banttan kaldırdım . Beline sokuldum eve doğru hiç konuşmadan götürüyordum. Aklımda tek bir şey vardı. Ya sonra ? ne olacaktı. Onu bu durumdan nasıl kurtara bilirdim. Yine kafam karıştı fakat mutluydum artık. İstediğimi elde etmenin verdiği bir zafer sevinci vardı içimde. Sanki her şey yolunda gidiyordu. Sanki her şey olması gerektiği gibiydi. Ah kimi kandırıyorum, o pisliği gördüğüm yerde öldürecektim... Ağır adımlardan sonra nihayet kapıya gelmiştik. Kapıya arkasını döndü ve "Seni seviyorum iyi ki varsın." diye fısıldadı. Tekrar kapıya döndü ve cebindeki anahtarı çıkarttı kapıyı açarken. Arkasına sokuldum ve " Artık her şeyimsin. Kurtuluşun yok. " diye soludum kulaklarına. Uzun bir sürenin ardından ilk defa yüzü gülüyordu. Benim de öyle. " Görüşürüz Cedric" diyerek içeri girdi ve ağır hareketlerle kapıyı kapattı. Yüzümde oluşan bu mutluluk paha biçilemezdi , ender olsa bulunamazdı. Yavşakça sırıtarak yatağıma girdim. Yarın yapmam gereken işler vardı. Kafamı yastığa koyduğumda tekrar annemi düşledim. Bu beni çıldırtıyordu. Onun yokluğu beni hiç bir zaman avutamaz olması beni delirte bilirdi. Her zaman ki gibi Tanrıdan sabır diledim ve uykuya daldım .... Güne, ablamın "Cedric işe geç kalıcaksın uyan hadi" sözleriyle gözümü açtım. Telefonumu aldım ve saate baktım. 1 Saate yakın vaktim vardı. Sıkıcı bir güne daha merhaba diyerekten Kalktım ve dolabımdan siyah keten pantolonumu giydim ve siyah baskılı sweatshirt ımı kafama geçirdim. İçeri yöneldim. Ablam mutfakta bana bir şeyler hazırlıyordu. Yanına yaklaştım günaydın diyerek yanağına bir öpücük kondurdum. Elini yanağıma kondurdu ve" Günaydın canım elini yüzünü yıka hemen çayın soğuyor." demesiyle kapının ardından abimin belirmesi bir oldu. Abime doğru kafamı çevirdim, Gözlerindeki kıskançlığı hissedebiliyordum. Bu benim için küçük bir zafer sayılırdı. Çayını içmek için masaya oturdu. 2 şeker attı ve karıştırmaya başladı. Ortam oldukça sessizdi. Kendimi kandıramazdım ondan korkuyordum. Bir bardak su içtikten sonra. " Günaydın hoca " diyerek lavaboya yöneldim. Sıcak suyu açtım ve uzun süre aynaya baktım. Yüzümdeki izler kendini kaybetmeye başlamıştı. Yüzüme bir su çarptım ve saçlarımı taradım. Fazla kurcalamadan ellerimi sildikten sonra ışıkları kapatıp çıktım . Aklımda hala Meltem vardı. Ablama bunu söylemeliydim. Eminim oda sevinecekti. Masaya geçtim ve çayıma 1 şeker atıp karıştırdım. Abimse benden huzursuz oluyordu farkındaydım. Yüzümde sinsice bir gülümseme vardı. Sanki ben kazandım o kaybetti. Sanki dayağı ben attım ve suçundan dolayı o ağır bir yenilgi almıştı. Ah kimi kandırıyorum duygularım yine kafamı karıştırıyordu. Çayını içtikten sonra odasına gitti. Ablama bu müjdeli haberi vermem için tam fırsatıydı. " Abla , biz meltemle sözlendik ." sözlerimin ardına ablam öylece donup kalmıştı, elindeki çatalı bıraktı ve sinirli ve agrasif bir şekilde gözlerime baktı ve. " Neden bana böyle bir aptallık yapacağını söylemedin " diye liseli bir ergen gibi atarlandı. " "Haber verecek bir anım olmadı her şey ani oldu. Hem neden böyle düşünüyorsun. Meltem çok güzel ve dürüst bir insan. " diyerek onu yumuşatmaya çalıştım. " Derse geç kalıyorum seninle sonra konuşacağız " dedi öfkeli bir şekilde abimle birlikte çıktı. Sanırım oda onun durumunu biliyordu. Ne fark eder ikimizde birbirmizi delicesine seviyorduk ablam dahi buna engel olmazdı. Çayımdan son yudumu altıktan sonra odama yöneldim. Bileklik, saat , kulaklık, cüzdan ve anahtarlarımı aldım ve kapıdan çıktım. Aklımda Meltem kulaklarımda Placebo vardı. Otobüs durağına gelmiştim. Uzun bir süre bekledim sanırım bir öncekini kaçırmıştım. Nihayet otobüse bindim. Şoförün yüz ifadesinden bıkmış ve bir an önce bitirmeyi düşünen bir hali vardı. Otobüste çok fazla kişi yoktu. Her zaman ki yerim boştu. Arka sıralarda sağ taraf cam kenarına oturdum. Kafamı müziğe verdim. Bazen kulağımı verip dinliyordum bazense müziğe eşlik ediyordum. Bir müddet sonra yanıma bir kız oturdu. Üniformasından liseli olduğu belliydi. Tipik kezbandı işte. Ona asılacağımı düşünmüş olmalı ki kendi başına triplenip duruyordu. Biri ona açıklasın umurumda bile değil. Kendimi tekrar müziğe verdim. Every me every you çalıyordu. Dayanamadım dudaklarımla eşlik etmeye başladım . Bir süre sonra kezban bana bir şeyler demeye çalıştı. Kulaklığımı çıkardım ve kafamı hafif sağa eğip ne diyorsun dercesine bir mimik hareketi yaptım. “ Ne dinliyorsun Seni bu kadar bağlayan ne ? “ Diye sordu. Ahah ipleri elime almıştım. Onu orada tavlaya bilirdim. Fakat bu kezbanla uğraşacak vaktim yoktu hem Meltem vardı artık. “ Seni ilgilendirmez. Lütfen önüne dönermisin ? “ diye onu dışladım. Bu sefer zor biri olduğumu anlamış olmalıydı. “ Şey, her şey farklı olabilirdi “ diyerek zarf atıyordu. “ Umrumda değilsin” dedim. Tam bir şeyler söylemek üzereyken “ kapa çeneni “ diyerek bir kez daha dışladım. Duygulanmış olsa gerek gözleri doldu , kalktı ve kapıya doğru yöneldi ve düğmeye bastı. Belki kezban değildi beklide çok iyi birisiydi. Fakat Meltem hala aklımdaydı. Ona bunu yapamazdım . Kendimi suçlu gibi görecektim .Otobüs durduğunda, gözlerini sildi ve bana son kez baktı. Pişman olmamı bekliyordu sanki . Gözlerimi kısarak cevap verdim ve otobüsten indi. Kendimi tekrar müziğe verdim . Geleceğim yere varmıştım otobüsten indim ve giriş kapısına doğru ilerledim. Güvenlikten geçtim ve asansöre bindim . 13. Kata çıktım. Ve ofise doğru ilerledim. Ofise vardığım da kapısı açıktı. Kulaklığımı çıkardım ve içeri girdim. Ahmet abi, “ Günaydın Cedric hiç neşeli gözükmüyorsun “ “ Günaydın abi” dedikten sonra bir bardak su içtim ve “ Neşe bundan sonra benim için sadece bir kız ismi abi “ diyerek yanıtladım ve masama oturdum. Bilgisayarımı açarken Amet abi “ Bana her şeyi anlatabilirsin Cedric “ diye ekledi. “ “Anlatılacak bir şey yok birkaç tartışma işte. “ diyerek yanıtladım. Bilgisayar açıldığında ilk işim facebook ve maillerime bakmaktı. Onur abinin gönderdiği mailde birkaç kargonun yanlış gönderildiği yazıyordu. Onlarla ilgilenecektim. Facebook a giriş yaptım. Placebonun konseri olucakmış. Ahah böylesine bir şansı nerden bulabilirdim. Ne olursa olsun ona katılmalıydım. Fakat kiminle ?. Forumdan beni placebo yla tanıştıran arkadaşa mesaj gönderdim . Birlikte gitmemizi önerdim. Cevap gelmedi. Sanırım işi vardı. Her neyse oraya tek başıma da olsa gidecektim. Ağustosda olucaktı . O zamana kadar para biriktirmem gerekirdi. Maddi durumum onun konserine yetmezdi. Abimden babamdan isteyemezdim . Bu sorunu tek başıma halletmem gerekiyordu. Biraz forumda takıldıktan sonra işlerime döndüm. Bir kaç müşteri ile kargolarını iade etmeleri ve doğrusunu göndermemizi talep ettim. Onlarda beni kırmadı gerçekten anlayışlı müşterilerin olmasına kaç saatimi güncellemeler ile geçirdim. Mesai saatinin bitiminden sonra eve gitmek için sabırsızlanıyordum . İşten çıkarken kulaklığımı taktım. Ve kapıyı kilitledim. Her zaman ki gibi metrobüse doğru yöneldim. Kafamda yine Meltem vardı. Mesaj atmak istedim. Telefonumu çıkardım ve " Bütün gün seni düşündüm. Bu akşam bantta buluşalım mı ? Ne dersin " diye mesaj attım. Metrobüsü beklerken insanların yüzünden günün yorucu geçtiği ve stresli olduğu anlaşılıyordu. Nihayet binmiştim metrobüse. Ah tanrım birileri bunlara insan olduğunu hatırlatmalı. İçerisi tıklım tıklım . Nefes almak için zorlanıyordum açıkçası. İnsanların bu denli hayvan yerine koyulması beni üzüyordu. Kendimi kandıramam hayvan muammelesi görüyordum . Yorucu bir yolculuğun ardına. Biraz olsun kendimi iyi hissettirecek bir mesaj. Meltem beni özlediğini bu akşam için sabırsızlanmam gerektiğini söylüyordu. Ve yüzümde yine o şeytani sırıtma. Mutluydum. Fakat mutluluk bile acı veriyor, çünkü sonu var biliyorum. Eve geldiğimde ablam odasına çağırdı. Başıma gelecekleri az çok kestire biliyordum . İçeri girdiğimde oldukça sinirliydi. " Nasıl böyle bir şey yapabilirsin ? .Cedric Sana inanamıyorum !. O kızın hakkında bilmediğin şeyler var. Hemen ondan ayrılacaksın. Bir daha da bizim evimize gelmeyecek anlaşıldımı. " bu sözleri sarf ederken gözlerinden ateş çıkıyordu sanki. " Abla şu liseli kezban tavırlarından vaz geç, üniversiteye gidiyorsun . Her şeyin farkındayım. Ne demek istediğini biliyorum. Ve bu durum umrumda bile değil. Onu seviyorum hem de çok ." diyerek yanıtladım. Ablam biraz durgunlaştı. Sinirli tavrını saklamayı iyi beceriyordu. Beni üzmemek için. Fazla ileri gitmedi. " Cedric inan bana bir gün çok pişman olacaksın. O zamana kadar umarım her şey yoluna girer. Her zaman yanındayım bunu asla unutma" Ah duymam gerekende buydu. Ablamı seviyorum. Her ne yaparsam yapayım her zaman yanımda. Ondan vaz geçemem herşeyim di o. Biraz daha zorlasa Meltem den bile vaz geçebilirdim. "Teşekkür ederim abla Seni seviyorum " diyerek odasından ayrıldım ve lavaboya yöneldim. Sıcak suyu açtım ve her zaman ki gibi aynada kendime baktım. Bu yıl benim için dönüm noktası idi. Gözlerimden bitkinliğim anlaşılıyordu. Fakat her şey daha yeni başlıyordu. Yüzüme bir su çarptım saçlarımı düzelttim ve ellerimi silerek üzerime rahat bir şeyler giymek üzere lavabo dan ayrıldım. Telefonumu aldım ve her zaman ki banta geçtim. Melteme seni bekliyorum diye mesaj attım. Hediye vericekti sanırım başka niçin sabırsızlanmalıyım ki ? Bir süre sonra meltem geldi. Boynuna sarıldım bir öpücük kondurdum ve " Gel otur Meltem Seni özledim" diyerek banta oturduk. " Bende seni özledim Cedric. Bütün gün seni hayal ettim. Yokluğun gün içerisinde beni bir çok kez dürttü. Seni delicesine istiyorum . bu sözlerin ardından biraz şaşırmıştım. Çok hızlı gidiyorduk . Daha dün bir bu gün iki . " Bir süprizin mi var. Sabırsızlanmam gerektiğini söylüyordun ? ." Şeytani bir sırıtma ile, " Evet var gözlerini kapat. ve Arkana bir emirdir." diye soludu. Dediklerini yaptım . Eli elime değdi ve dudaklarımdaki ıslaklığı hissettim. Bir süre kendimi ona bıraktım. Meltemin dili dişlerimin arasında sanki bir lolipop gibiydi. Biraz da vişne tadı vardı dudaklarında. Sarısı saçları ve vişne dudak. Her şey mükemmeldi. Daha fazla kendime hakim olamazdım. İleri doğru çıktım ve elimi kalçasına götürdüm. Sağ elimde elini sıkıyordum. Onu istediğimi anlatmanın yolu buydu. " Seni seviyorum " diyerek kulaklarına fısıldadım ve burnum ile boynuna doğru üfledim. Tahrik oluyordu farkındayım. Bir süre içeri iyice girdim. Oda bunu istiyordu . Elimi bıraktı ve ayrıldı. " Özür dilerim " diyerek soludu. Anlayışlı olmam gerekirdi. Bu kadarı bile fazlaydı . O anın aklına geldiğinden emindim. Nasıl unutabilirdi ki ? Kafamı anlına yasladım ve " anlıyorum " dedim. " Hava biraz soğudu eve çıkalım " " Olur, Fakat sana olan özlemim geçti sayılmaz " diye sırıtarak yanıtladım. " belki daha sonra " dedi. " istediğin zaman diye yanıtladım. " Belini kavradım oda elini belime doğru salladı ve yürümeye başladık. " Hafta sonu bir şeyler yapalım mı? " diye sordum. " Olabilir aslında uzun zamandır dışarı çıkmıyordum " diye yanıtladı. " Kelebeğin rüyasına ne dersin ? " " Güzel olur bende izlemek istiyorum " diye yanıtladı."peki Pazar günü olur mu ? " Oluur " diye soludu. Sessizlik içinde yola devam ettik. Mutluyduk . Her şey iyiye gidiyordu. Hala korkuyordum. Sanki bir şey beni hep uyarıyordu. Pişman olacaksın diyordu. Yada ben kafamda kurguluyordum hepsini. Yine duygularım aklımın önüne geçmişti. Merdivenleri çıktık. Kapıyı açtı ve " Görüşürüz Cedric " dedi. " Görüşürüz canım uyuman gerek "diyerek oradan ayrıldım. Evime geldim. kapıyı ablam açtı. "Mutlu musun?" diye sordu. Bizi görmüş olmalıydı, Haşin bir sırıtma ile "Çok mu belli oluyor" diye yanıtladım. " hıı evet " diye tısladı. Odama geçtim ve bilgisayarımı açtım. - Bir kaç forum sitelerinde dolandıktan sonra .Saatler gece 1 i gösteriyordu. Gözlerimde yorulmuştu hayli . Uyku vakti gelmişti anlaşılan , Kendimi yatağa bıraktım ve Meltemi hayal ettim. Daha ikinci günden öpüşmemiz bana yanlış geliyordu. Neden böyle bir şey yapmış olabilir ki ? Daha fazla derine inmesem iyi olur, oldukça mutluydum bu anı bozmak istemiyorum. Sabaha karşı gözlerimi açtığımda saat du . Telefonumu elime aldım mesaj gelmemişti. Herkes uyuyordu bozmak istemedim. Klasik sabah şişmeleri. Tuvalete girdim ve işimi hallettikten sonra. Lavabo ya yöneldim . Her zaman ki gibi sıcak suyu açtım ve aynada kendime baktım. Muhteşem bir gecenin ardından buruk bir güne merhaba dedim. Olgunluktan olsa gerek sivilcem azmıştı. Güzelce temizledikten sonra yüzüme bir su çarptım ve oradan ayrıldım. Üstümü değiştiriyordum . O sırada ablam uyanmıştı. Standart bir sabah işte Lavoboya girdi. Bende üstümü değiştirmiştim. Cüzdanımı anahtarlarımı siyah bilekliğimi ve saatimi aldıktan sonra içeri yöneldim . Ablamla karşılaştık . Boş boş bana bakıyordu. Uyanamamış olsa gerek. Yada bir şeyler düşünüyordu. Saçlarını düzelttim bir öpücük kondurdum ve günaydın diyerek bir makas aldım. Hoşuna gitmişti. Hafif bir gülümseme ile "Günaydın Cedric erkencisin diye yanıtladı. Sıcak bir gülümseme ile "her şey olması gerektiği gibi, mutluyum bu aralar." diye yanıtladım. Üstünü değiştirmek için odasına yöneldi. Bense mutfağa girdim, bir bardak su koydum ve bir antidepresan aldım ve su ile birlikte içtim. Bağımlılık yapmaması için iki üç günde bir alıyordum. Tam o sırada abim geldi ve bir 50 lira uzattı "lazım olur al şunu " dedi tekrar odasına döndü. Bu adamı anlamıyorum ne zaman cüzdanım boşluğunu belli etse bu adam hemen yetişiyordu. Abimi pek sevmiyorum ama gerçekten abilik yapıyordu. Yada ben kıymetini bilmiyordum. Tereddüt etmeden aldım. kuru bir teşekkür ile gitti. Dolaptan bir kaç bir şeyler atıştırdım ve. Kulağımda müzik ile evden ayrıldım... Otobüs bu sefer biraz doluydu bir cam kenarına geçtim ve üst camı bir karış kadar araladım. Otobüs giderek doluyordu. Beyazıt otobüsü hiç çekilmiyor. Bir süre sonra genç bir kadın geldi yanıma. Camı işaret etti. Biraz daha araladım. Onun dışında pek bir olay yaşanmadı klasik şoför yolcu muhabbetleri. son durağa gelmiştik. Bir kaç kitap alıp tekrar ofisime dönecektim... 2 3 Katılım 19 Mart 2009 Mesajlar 11,875 Reaksiyon puanı 656 Puanları 113 4 Benzer konular Forumlar SDN Konu Dışı Konu Dışı

çünkü bu benim ilk hayatım